DEM Partisi Van Milletvekili Mahmut Dindar, bölgede yoğunlaşan yol kontrollerini Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine taşıdı. Dindar, yapılan yol kontrollerinin yolculuk süresini artırdığını ve keyfi uygulamalara dönüştüğünü belirtti.
DEM Partisi Van Milletvekili Mahmut Dindar, doğu illerinde yapılan yol kontrollerini İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un cevaplaması istemiyle soru önergesi sundu. Dindar'ın önergesinde, özellikle Van, Hakkari, Ağrı, Bitlis, Şırnak gibi Kürt nüfusunun yoğun olduğu illerden batı illerine giden kişilerin, kişisel araçları veya şehirlerarası otobüslerle seyahat ederken defalarca ve keyfi şekilde yol kontrollerine tabi tutulduğu belirtildi. Önergede ayrıca, Hakkari'den Tatvan'a giden bir kişinin bazen 10'dan fazla kontrol noktasından geçirildiği ve bu durumun yolculuk süresini önemli ölçüde uzattığı ifade edildi. Van merkezinden çıkan bir kişinin Van'dan çıkmadan birçok kez kimlik kontrolüne tabi tutulduğu önergede vurgulanırken, bu durumun toplumsal psikolojiyi olumsuz etkileyebileceği kaydedildi. Ayrıca, kontrol noktalarının sık ve keyfi uygulanmasına rağmen mülteci, uyuşturucu ve yasa dışı diğer sevkiyatların engellenememesi eleştirildi.
Geçmiş dönemlerden miras kalan ve 90'lı yıllardan sıkıyönetim dönemlerinden kalma uygulamaların hala devam ettiğine dikkat çeken Dindar, “Türkiye Cumhuriyeti’nde “idarenin kanuniliği ilkesi” Anayasa’nın 2. Maddesinde belirtilen “Hukuk Devleti” niteliği gereği kesintisiz uygulanmalıdır. Ancak 90’lı yıllardan ve sıkıyönetim dönemleriden miras kalan “yol kontrollerinin” son 8 yıldır yine hukukdışı uygulamalara yol açacak şekilde uygulandığı gözlenmektedir. İlgili yönetmelik gereği yol kontörlerinde durdurulan kişi üzerinde giysilerinden herhangi birisi çıkarılmaksızın, yoklama biçiminde bir kontrol yapılması gerekirken kişileri rencide edecek düzeyde giysilerin çıkartılabildiği yapılan görüşmelerimizde ifade edilmiştir. Üzerinde silahlı veya ateşli bir araç bulunmayan alelade yurttaşlara suçlu muamelesi yapıldığı sonrasında bazen yarım saat bazen daha kısa sürede “pardon” denildiği bir süreç yaşanmaktadır. Geçen hafta Şemdinli’de kamuoyuna yansıyan görüntülerde güvenlik güçlerinin “GBT yapacağız” diyerek durdurduğu dolmuşta bulunan sivil halka tehdit ve hakaret ederek ateş açtığı görüldü. Bazı yerlerde aramaları yapan kişilerin cinsiyet şartına uyulmamakta ve hiçbir şekilde “Yapılan kontrolün konusu ve sebepleri ilgiliye yeterli açıklama yapılmamaktadır. Herhangi bir suç unsuru bulunmamasına rağmen kişiler alıkonulabilmektedir. Kişiler aracın dışına çıkarılarak başka yerlere götürülerek kontrol yapılmaktadır. Makul sebep oluşmadığı halde kişiler yolundan alınkonulmaktadır. Yurttaşlara bazen aile ve arkadaşları içerisinde azılı bir suçlu muamelesi yapılmaktadır. Tüm bu durumlar için ise herhangi bir tutanak düzenlenmemektedir.” İfadelerine yer verdi.
Dindar, Türkiye Cumhuriyeti'nde idarenin kanuniliği ilkesinin Anayasa'nın 2. Maddesinde belirtilen Hukuk Devleti niteliği gereği kesintisiz uygulanması gerektiğini vurgulayarak, “Türkiye Cumhuriyeti’nde “idarenin kanuniliği ilkesi” Anayasa’nın 2. Maddesinde belirtilen “Hukuk Devleti” niteliği gereği kesintisiz uygulanmalıdır. Ancak 90’lı yıllardan ve sıkıyönetim dönemleriden miras kalan “yol kontrollerinin” son 8 yıldır yine hukukdışı uygulamalara yol açacak şekilde uygulandığı gözlenmektedir. İlgili yönetmelik gereği yol kontörlerinde durdurulan kişi üzerinde giysilerinden herhangi birisi çıkarılmaksızın, yoklama biçiminde bir kontrol yapılması gerekirken kişileri rencide edecek düzeyde giysilerin çıkartılabildiği yapılan görüşmelerimizde ifade edilmiştir. Üzerinde silahlı veya ateşli bir araç bulunmayan alelade yurttaşlara suçlu muamelesi yapıldığı sonrasında bazen yarım saat bazen daha kısa sürede “pardon” denildiği bir süreç yaşanmaktadır. Geçen hafta Şemdinli’de kamuoyuna yansıyan görüntülerde güvenlik güçlerinin “GBT yapacağız” diyerek durdurduğu dolmuşta bulunan sivil halka tehdit ve hakaret ederek ateş açtığı görüldü. Bazı yerlerde aramaları yapan kişilerin cinsiyet şartına uyulmamakta ve hiçbir şekilde “Yapılan kontrolün konusu ve sebepleri ilgiliye yeterli açıklama yapılmamaktadır. Herhangi bir suç unsuru bulunmamasına rağmen kişiler alıkonulabilmektedir. Kişiler aracın dışına çıkarılarak başka yerlere götürülerek kontrol yapılmaktadır. Makul sebep oluşmadığı halde kişiler yolundan alınkonulmaktadır. Yurttaşlara bazen aile ve arkadaşları içerisinde azılı bir suçlu muamelesi yapılmaktadır. Tüm bu durumlar için ise herhangi bir tutanak düzenlenmemektedir.” İfadelerini kullandı.
Milletvekili Dindar’ın Adalet Bakaı Yılmaz Tunç ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya sunduğu soru önergesi şöyle;
Bu bağlamda:
1) Türkiye’de yol kontolerinin sıklığı hangi mevzuata göre belirlenmektedir? Söz konusu mevzuat ülkenin her tarafında geçerli midir? İller ve bölgeler arası uygulama farklılıklarının mevzuat dışı gerekçeleri nelerdir?
2) Hakkari-Diyarbakır illeri arasında yaklaşık 8 saat süren karayolunda bazen 10 defaya varan arama ve kontrollerin yapıldığı iddiası doğru mudur?
3) Yapılan yol kontrollerinin sıklığına rağmen özellikle insan kaçakçılığı ve uyuşturucu madde ticaretinin önlenmemesinin nedenleri nelerdir?
4) Yol kontrollerini yapan kamu görevlilerine Anayasa’nın ilgili maddelerinde düzenlenen “Kişi Dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” “Kişi Hürriyeti ve Güvenliği” “Seyahat Hürriyeti” “Suç ve cezalara ilişkin esaslar” başta olmak üzere temel hak hürriyetlerin korunması eğitimi verilmiş midir?
5) Yol kontrollerinde kadın personel görevlendirilmekte midir? Kadın yurttaşların üst aramalarında ve eşya kontrollerinde erkek personellerin kullanıldığı iddiası hakkında bir inceleme başlatacak mısınız?
6) Geçen hafta Şemdinli’de kamuoyuna yansıyan görüntülere dair bakanlığınızın başlattığı bir soruşturma mevcut mudur?
7) Sık ve gereksiz kontrollerin suçluluk psikolojisini yaygınlaştırdığını ve toplumsal güveni zedelediğine ilişkin çalışma başlatacak mınız? Bu şekildeki yol kontrollerinin toplum psikolojisine etkileri dair bakanlığınızın yaptığı bir araştırma mevcut mudur?