Yaklaşık bin yıldır devam eden ve son 100 yılı büyük acılarla geçen Kürt sorunu halen çözüm bekliyor. Uzun yıllar egemenlik kavgalarıyla süregelen Kürt sorunu, Osmanlı döneminde ademi merkeziyetçi yönetim sistemiyle bir nebze olsun çözüm bulmuştu.
Osmanlı’da sancak yönetiminin yerini, 1362’de I. Murad zamanında eyalet sistemi aldı. İlk olarak Edirne’de Rumeli eyaleti kuruldu. 1393’de Anadolu eyaleti ve 1413’de Rum eyaleti kuruldu. Ardından Karaman eyaleti, Trabzon Eyaleti, Zülkadriye Eyaleti, Cezayir-i Garp Eyaleti, Kars Eyaleti, Erzurum Eyaleti, Bosna Eyaleti, Budin Eyaleti kuruldu.
1846 yılında kurulan Diyarbakır eyaletinin ismi daha sonra Kürdistan Eyaleti olarak değiştirildi ve 21 yıl boyunca eyalet olarak kaldı. Daha sonra Osmanlı, merkeziyetçi bir yönetim sistemi ile devam etti. Osmanlı imparatorluğu, eyalet sistemiyle bağrında barındırdığı tüm milletlere genel anlamda eşit davranan dillerini, dinlerini ve kültürlerini yaşamalarını sağladı.
19. yüzyılda imparatorlukların yerini yavaş yavaş ulus devletler almaya başlayınca sorunlar da beraberinde geldi. Milliyetçilik ön plan açıktı ve Osmanlı’daki müslim ve gayrimüslim bazı milletler ayrılıkçı fikirleri benimsemeye başladı. Osmanlı imparatorluğunun yıkılmasıyla birlikte birçok millet de Osmanlı’dan ayrıldı ve çok sayıda ulus devlet kuruldu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte, Kürt sorunu baş gösterdi. Ulus devlet algısının olduğu Türkiye Cumhuriyeti’nde Kürtler, geri planda kaldı. Çeşitli isyanlar bastırıldı ve mesele 27. isyan olarak tabir edilen PKK’ya kadar geldi.
Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Kürt sorununu çözmek istedi. Belli bir noktaya kadar da getirdi ve Abdullah Öcalan, 1993’te ateşkes ilan etti. 1993 yılı Türkiye’de barış yılı olacakken ne yazık ki savaş yılı oldu. Özal da zehirlenerek hayatını kaybetti!
1999 yılında yakalanan Abdullah Öcalan, ateş kes ilan etti. Ateşkes 2004’e kadara sürdü ancak bir sonuç alınamadı.
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, 2009’da Kürt açılımı denilen Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi’ni başlattı. Dolmabahçe mutabakatı ve Abdullah Öcalan’ın 21 Mart 2013’teki barış açıklaması umutları arttırdı.
IŞİD’in Kobani’yi kuşatması sonucu 8-10 Ekim olayları çıktı ve Türkiye genelinde 34 kişi öldü. PKK, Kobani ve Türkiye'de yaşananlardan hükûmeti sorumlu tuttu buna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bedeli ne olursa olsun, Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'nin güneyinde bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz" açıklamasını yaptı. Suruç’ta, IŞİD canlı bomba patlaması sonucu 32 kişi hayatını kaybetti. Ceylanpınar’da iki polis şehit edildi ve bu olay çözüm sürecini bitirdi. PKK’ya yönelik sınır dışı operasyonları başladı.
Ağustos 2015’de hendek olayları baş gösterdi. HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, kasım 2016’da cezaevine gönderildi. Böylece çözüm süreci de buzdolabına kaldırıldı.
Hamas’ın 7 Ekim 2023’de İsrail’e düzenlediği ‘El Aksa Tufanı Operasyonu’nda çok sayıda İsrail askeri öldürüldü ve binden fazla kişi esir alındı. İsrail tarihinde ilk defa vatandaşlarının hayatını hiçe sayarak Gazze’ye savaş başlattı ve savaş soykırıma döndü.
Hamas operasyonu sonrasında emperyalist güçler harekete geçti ve 100 yıllık planlar hızlandırıldı. İsrail, Yemen, Lübnan, Tunus, İran ve Suriye’ye saldırdı. Sıranın Türkiye’ye geleceğini düşünen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan, 2024’te “İç cephemizi sağlam tutalım” açıklaması geldi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ekim 2024’de mecliste DEM Partili milletvekilleriyle tokalaştı ve Abdullah Öcalan’a, PKK’nın feshedilmesi ve silah bırakılması çağrısı yapmasını istedi. İmralı heyeti Şubat 2025’de, Barış ve Demokratik Toplum adıyla, PKK’ya kendini feshetme ve silah bırakma çağrısı yaptı. Mayıs 2025’de PKK kendini feshettiğini ve silah bırakma kararı aldığını duyurdu. Ardından mecliste Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu kuruldu ve çalışmalarına devam ediyor.
Önceki çözüm sürecini IŞİD eliyle bozan ABD, İsrail ve bazı Avrupa ülkeleri, Türkiye’nin güçlenmesini istemiyor ve bu çözüm sürecini ise İsrail eliyle bozmak istiyorlar. İsrail her fırsata Suriye’ye saldırıyor ve PYD boyutunu öne çıkarmaya çalışıyor. Türkiye, SDG’nin Suriye’ye entegre olmasını isterken, SDG ise özerk bir yönetim istiyor.
Bu da tıpkı önceki süreç gibi bu süreci de tehlikeye atıyor. Bu düğümü çözecek isim ise Abdullah Öcalan’ın olması bekleniyor. Öcalan’ın, Suriye Kürtlerinin özerk bir yönetim olmasını istiyor.
Umarız ki yine Suriye, bu sürecin de bozulmasına neden olmaz. Eğer süreç yine bozulursa, Türkiye en az 10 yıl daha kaybeder. Bu da yine can kayıpları yine acı yine gözyaşı demek olur…
Ne olur öyle olmasın..!
Çözüm Osmanlı’da olduğu gibi eyalet sistemidir...!
Cumhurbaşkanı Erdoğan da önceki çözüm sürecinde Osmanlı dönemine dikkat çekerek, “Kürdistan kelimesini o Meclis zabıtlarında görecekler” açıklaması yapmıştı.
Barış güzeldir…
Barış Hükümlerin Efendisi Olsun…