CHP Neden Doğudan Oy Çıkaramıyor?

Abone Ol

Adnan Menderes’in idamından sonra Türkiye siyasetinde AP, CHP, MSP ve MHP ile şekil bulan Meclis aritmetiğinde CHP doğuda en fazla milletvekili çıkaran parti konumundaydı. Doğudaki birçok kent “CHP’nin kalesi” olarak nitelendiriliyordu o dönem.

CHP’nin bu başarısı, Genel Başkan Bülent Ecevit’in “halkçı” ve “umut” olarak nitelendirilmesinde yatıyordu. Sonra 1974 Kıbrıs çıkarmasıyla kazandığı “Karaoğlan” lakabı O’nu, anadilleri CHP tarafından yasak hale getirilse de “gâvurla savaştı” yaklaşımıyla dindar doğu halkı gözünde daha bir sempatik hale getirdi.

Ancak tüm bunların sihri, CHP denetimli devletin ısrarla Kürtçe yasağını sürdürmesiyle birlikte Ecevit’in, “Türkiye’de halklar yoktur, bir tek halk vardır, o da Türk halkıdır” demeye başladığı günlerde bozuldu. Kürt aydınları, sol örgütler halkı CHP’yi sandıkta boykot etmeye çağırdı ve bu çağrıya büyük oranda uyuldu. CHP’nin kaleleri böylece 70’lerin son seçiminde yıkıldı, artık CHP bu tarihten sonra bölge illerinden oy alamaz oldu. 1980 darbesinden bu yana da CHP geçmişteki bu tutumu nedeniyle bölge illerinden oy alamıyor.

CHP Van’da miting düzenledi geçen hafta. Kuşkusuz zamanlama önemliydi, bir yandan İmamoğlu’nun ve bir bütün olarak CHP’nin karşı karşıya geldiği mağduriyet durumu, diğer yandan PKK’nin silah bırakma söylemleri arasında Kürt meselesinin artık aleni bir şekilde tartışıldığı bir dönemde Van’a gidip Kürtçe “roja dayîkan pîroz be” diye bir söz etmek işe yarayabilirdi. Mağduriyetle karışık Kürtlerin gönlünü alacak bir iki söz etmenin tam zamanıydı. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana milyonlarca insanın anadillerini kullanmasına izin vermeyen bir parti olma görüntüsünü böylece kırabilirdi Özgür Özel.

Ama hepsi bu kadar mı? Gerçekten iki kelime Kürtçe konuşmak bir lideri, geçmiş ve şimdiki sorunların müsebbibi bir partiyi sempatik kılabilir mi? CHP lideri Özgür Özel’in miting meydanlarında Kürtçe hitabeti bölge illerinden oy sağlayabilir mi, eski de olduğu gibi kaleler yaratabilir mi?

Hayır, Kürtçe konuşmak yetmiyor, eski hataları tamir etmek için söz duymak, yeniye ilişkin adım görmek ister insanlar. “Kürt sorunu var diyorsan o zaman çözümün ne?” diye sorar insanlar. İşte buna hem cevabın hem pratik adımın olmalı.

Ama Van mitinginde Genel Başkan Özgür Özel, şunu diyor:

“Kürt meselesini hiç inkâr etmedik”

Oysa tarih ortada, Kürt meselesinin bugün bu hale gelmesine neden olan, daha en başta çözüm üretme imkânı varken çözüm üretmeyen, yasak ve sertlik politikalarıyla sorunu geçiştirmeye çalışan parti ilk başta CHP’dir, sonra diğerleridir.

Ben Dersim’de, Zilan’da, Beytüşşebap’ta, Özalp’ta yaşananlardan söz etmeyeceğim, ama Kürt olan CHP’nin Hakkâri İl Başkanının anadili yasak olduğu için kendini zorlayarak nasıl bozuk bir Türkçe konuştuğunu çok yakından biliyorum. O günlerin tanığıyım. Hakkâri için “CHP’nin kalesi” deniyordu, ama il başkanı kendi anadilini konuşamıyordu, konuşsa, mahkemelik olup ceza alacaktı. Belki Özgür Özel bugün inkâr etmiyor, ama CHP o gün sadece Kürt meselesini değil Kürdün kendisini de inkâr ediyordu. Aslına bakarsanız bugün de pek bir fark görmüyorum, “ne mutlu türküm diyene” sözü halen CHP’nin sıkı sıkıya sarıldığı en belirgin siyasi argümandır.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın geçen Salı günü kendi parti grubunda 4 dakika Kürtçe konuşması en çok CHP’lileri ürkütmüştür. Televizyon ekranlarında CHP’ye yakın yazarlar, gazeteciler, akademisyenler “geleceğe hazırlık yapılıyor” diye yakınmacı yorumlar yapmaya başlamıştır. CHP’li entelektüel kesim bu yaklaşımdaysa yönetiminin farklı olacağını şahsen düşünmüyorum, hele tabanın çok daha gerilerde durduğunu düşünüyorum.

Mansur Yavaş, CHP’nin cumhurbaşkanı yapmaya çalıştığı bir kişi, belki bir kişinin yaklaşımı bir partiyi bağlamaz ama bu kişi Kürdü rüyasında bile görmek istemeyen bir psikolojiye sahip. Bu özel bir psikoloji değil, CHP’nin Kürtlerle ilgili genel yaklaşımından kaynaklanan bir psikolojidir.

İBB Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı sıfatıyla Ekrem İmamoğlu bir Trabzon ziyaretinde Ermenilerin ve Rumların yanı sıra Kürtlerin de katili olan Topal Osman’ı anmıştır. İstanbul’da Kürtlerden oy alan CHP, Topal Osman’ı anmayı halen görev biliyorsa artık ne diyelim!

Çok uzatmayacağım, CHP’nin Kürtlere olan yaklaşımında tonlarca çelişki var. Bu çelişkilerle ilgili aynı ağırlıkta belge ve bilgi var. CHP, tek kelime ile Kürtlere soğuk bir parti, güven vermiyor. Kürtler de güvenmiyor. O nedenle hele PKK’nin silah bırakma kararından sonra CHP’nin Kürtlerin yaşadığı yerlerde oy alması, siyaseten bir işbirliği olmasa, milletvekili çıkarması mümkün değil. Başka partilerin de istediğini alması çok zor.

Bu aşamadan sonra CHP’ye naçizane tavsiyem şu olacak; Kürtlerden rica minnet oy toplamak yerine, il başkanlarınızın Kürtçe konuşabilmesinin önünü açmak için yasal bir düzenlemeye önayak olmanız çok daha anlamlı olacak. Daha anlaşılır olursunuz o zaman.

Anketlere bakarak iktidar olacağınızı iddia ediyorsunuz; tabii iktidara geldiğinizde Kürtlerle ilgili yapmanız gereken başka “iyi” şeyler de olacak, onu da iktidara geldiğinizde hatırlatacağım!