Her yolun bir hikâyesi vardır…
Kimi yollar sizi yeni insanlara, kimiyse eski dostluklara götürür.
Bazı yollar da vardır ki, sizi kendi içinize taşır.
İşte Hacıbektaş’a giden yol, tam da böyle bir yolculuktur: bir gönül yolculuğu.
Her zaman yollar beni bir yere götürür;
ve o yerler, bir şekilde önceden gönlüme düşmüş olur.
İçimden geçirmişsem, bir gün mutlaka çağırır beni.
Bu kez de yolum Ankara’dan Sivas’a doğru uzanırken, rotamın üzerinde Hacıbektaş vardı.
Dedim ki: “Bu fırsat kaçmaz.”
Direksiyonu çevirdim; ana yoldan 12 kilometre içeriye girince, karşıladı beni o mütevazı, ama bir o kadar derin anlamlar taşıyan kasaba.
Bir Bilgelik Durağı: Hacı Bektaş Veli Dergâhı
İlk adımı attığınızda, sizi bir sessizlik karşılıyor.
Ama bu sessizlik, sıradan bir sessizlik değil; içinde yüzyılların duası, dervişlerin nefesi, alimlerin fısıltısı var.
Burası, 13. yüzyılda yaşamış büyük Türk düşünürü, mutasavvıf ve halk filozofu Hacı Bektaş Veli’nin dergâhı.
Hacı Bektaş Veli, Horasan’dan Anadolu’ya gelen bir gönül eriydi.
Öğretilerinde insan sevgisi, hoşgörü, eşitlik ve adalet en temel unsurlardı.
Onun “İncinsen de incitme”, “Bir olalım, iri olalım, diri olalım” ve “Kadın erkek birdir, eşittir” sözleri yüzyıllardır Anadolu’nun kalbinde yankılanır.
Dergâhın taş avlusunda dolaşırken her köşede bir öğreti, her duvarda bir mana gizli.
Aşevi, yalnız karnı doyanların değil, gönlü doyanların da yeri.
Müze bölümü, Bektaşi kültürünün sanattan gündelik yaşama kadar uzanan izlerini taşıyor.
Türbe kısmında ise, Hacı Bektaş Veli’nin huzurunda dua edenlerin sessiz saygısı, mekânın manevî ağırlığını artırıyor.
Bir Yol, Bir Nefes, Bir Öğreti
Burada zaman yavaşlar.
Bir an durur, iç sesinizi duyarsınız.
Hacı Bektaş, size aslında kendi iç âleminize bakmayı öğretir.
O der ki:
> “Okunacak en büyük kitap insandır.”
Bu söz, belki de Anadolu’nun en güçlü felsefî özeti.
İnsanı merkeze alan, sevgiyi temeline koyan bu anlayış, yüzyıllardır insanları bir arada tutan gönül bağıdır.
Aziz’le Bir Mola
Ben de bu manevî havayı soluyarak, hem fotoğraflarımı çektim hem bir süre sessizce oturup o derinliği hissettim.
Güneş avlunun taşlarına vururken, dervişlerin izleri sanki hâlâ oradaydı.
Hafif bir rüzgâr esti, belki de yüzyılların duasını kulağıma fısıldadı.
Bir gün yolunuz düşerse mutlaka uğrayın.
Biraz mola verin, gönül defterinize bir sayfa da Hacı Bektaş’tan ekleyin.
Çünkü bazı yerler gezilmez, yaşanır.
Ve Hacı Bektaş da onlardan biridir — Anadolu’nun irfan kapısı, hoşgörünün yurdu, sevginin merkezidir.