Van’da 2024 yılında şüpheli şekilde hayatını kaybeden üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in ölümü, bir yılı aşkın süredir kamuoyunun gündeminde kalmaya devam ediyor. Rojin’in babası Nizamettin Kabaiş, Van 65 Haber Gazetesi’ne yaptığı açıklamalarda, Adli Tıp Kurumu’ndan (ATK) gelen yeni raporun kızının intihar etmediğini açıkça ortaya koyduğunu söyledi. Raporda, Rojin’in bedeninde iki farklı erkeğe ait DNA örneği ve darp izleri tespit edildiği belirtilirken, baba Kabaiş bazı yetkililerin sürece müdahale ettiğini ve delilleri karartmaya çalıştığını iddia etti.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi 21 yaşındaki Rojin Kabaiş, 27 Eylül 2024 tarihinde kaldığı öğrenci yurdundan ayrıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamadı. Rojin, annesiyle yaptığı son görüntülü görüşmede markete gideceğini söylemişti. Ancak bu görüşmeden sonra kayıplara karıştı. Ertesi gün Rojin’e ait şahsi eşyalar Van Gölü kıyısında bulundu. Buna rağmen yurt yönetiminin durumu aileye ve polise yaklaşık 15 saat sonra bildirmesi, soruşturmadaki ilk ihmal zinciri olarak kayıtlara geçti. Rojin Kabaiş’in cansız bedeni, kayboluşundan 18 gün sonra, 15 Ekim 2024’te Van’ın kırsal Mollakasım Mahallesi civarında bir vatandaş tarafından bulundu.
20 KİLOMETRELİK GİZEM VE DARP ŞÜPHESİ
Rojin Kabaiş’in son görüldüğü yer olan üniversite sahili ile cesedinin bulunduğu nokta arasında yaklaşık 20 kilometrelik bir mesafe bulunuyor. Babanın aktardıklarına göre uzmanlar, Van Gölü’ndeki ters yönde olan rutin akıntılar ve doğal engeller göz önüne alındığında, bu mesafenin yüzerek aşılmasının imkansız olduğunu vurguladı.
ADLİ TIP'TAN GELEN SONUÇ: BULAŞ İHTİMALİ YOK!
Dosyadaki en büyük hukuki tartışma konusu, Rojin Kabaiş'in bedeninde tespit edilen iki erkeğe ait DNA örneklerinin "bulaşma (kontaminasyon)" ihtimaliydi. ATK, 13 Ekim’de yaptığı açıklamada, tespit edilen DNA örneklerinin ölüm sonrası çevresel temas sonucu bulaşma ihtimalini bertaraf edemediğini iddia etmişti. Baba Kabaiş ise son ATK raporunda, daha önce bahsettiği bulaş ihtimalinin ortadan kalktığını kesin olarak raporladığını söyledi.
"BİR YILI AŞKIN SÜREDİR ACI ÇEKİYORUZ, SÜREÇ YAVAŞ YÜRÜTÜLDÜ"
Kızının şüpheli ölümünün üzerinden bir yılı aşkın süre geçmesine rağmen davanın aydınlanmamasından dolayı duyduğu derin üzüntüyü ve hayal kırıklığını dile getiren Nizamettin Kabaiş, bu sürecin "çok yavaş yürütüldüğünü" ve ailenin "büyük acılar çektiğini" vurguladı. Ailenin temel sorusunun "Çocuğumuz ne oldu?" olduğunu belirten Kabaiş, bu soruya bir türlü net bir cevap alamadıklarını aktardı. Ailesi olarak, kimseyi suçlama amacı gütmediklerini ancak bu süreçteki ihmalleri ve eksikleri dile getirmek zorunda olduklarını ifade etti. Baba Kabaiş, bu mücadelenin Rojin'in dosyasının aydınlanmasına kadar süreceğini kesin bir dille belirtti.
İNTİHAR İDDİALARI ÇÖKTÜ: DNA VE DARP GÜNDEMDE
Kabaiş, Adli Tıp Kurumu'ndan (ATK) gelen son raporla ilgili detayları aktardı. Uzun süre ATK'den beklenen cevapların geciktiğini, avukatların taleplerine rağmen ilerleme kaydedilemediğini dile getiren Kabaiş, bir senenin ardından gelen yeni raporun ise bütün iddiaları boşa çıkardığını söyleyerek, “ Tam bir sene sonra Adli Tıp’tan yeni bir rapor geldi. O net açıklandı. Bulaş değil dedi. Rojin'in bedeninin neresinden tespit edildi. Onu hiç söyleyemem çünkü bizim için çok zordur. Ona işkence yapmışlar. “ ifadelerini kullandı.
Baba Kabaiş, daha önce kendilerini oyalayarak DNA izlerinin "bulaş" olduğu yönünde bilgi verildiğini ancak yeni gelen raporun bu izlerin "bulaş değil" olduğunu açıkça ortaya koyduğunu belirtti. En önemlisi, Rojin'in vücudunda iki erkeğe ait DNA tespit edildiği bilgisini paylaşarak, bu durumun olayın intihar olmadığını netleştirdiğini kaydetti.
“KIZIMIN VÜCUDUNDA DARP İZİ VARDI”
Kabaiş, kızının cansız bedeninde otopsi öncesi bizzat gördüğü detayları aktararak, darp ve işkence izlerinin varlığına dikkat çekti. Boğazında ve sırtında darp izlerinin olduğunu dile getiren Kabaiş, "Bellidir ki işkence yapılmışlar" diyerek olayın boyutunu gözler önüne serdi.
"DELİLLERİ KARARTILIYOR MU?"
Nizamettin Kabaiş, özellikle bir üniversite rektörünün bu süreçteki tutum ve davranışlarının kendilerinde büyük şüphe uyandırdığını belirtti. Otopsi başlamadan önce valinin kendisine "Kızın intihar etmiş, yapılacak bir şey yok" dediğini ve bu sözleri birkaç kez söylediğini aktardı. Daha da vahim olanı, rektörün otopsi sırasında tam 7-8 saat boyunca hastanede, savcı, vali ve emniyet yetkilileriyle sürekli görüştüğünü, gizli konuşmalar yaptığını öne sürdü. Bu durumun, kendisinde "Acaba bu delilleri karartıyor mu?" sorusunu doğurduğunu söyledi.
“ROJİN HAKKINDA KONUŞANLAR SUSTURULUYOR”
Kabaiş, rektöre insanlık görevi yapmadığı eleştirisini getirerek, taziye ziyaretinde bulunmamasını ve en önemlisi öğrencilerin Rojin için yaptığı eylemlere polis çağırarak müdahale etmesini kabul edilemez bulduğunu dile getirdi. Rektörün öğrencilere "Rojin dosyası hakkında konuşursanız okuldan atar, sorguya çekerim" şeklinde tehditlerde bulunduğunu, bu bilginin ağlayan kız öğrenciler tarafından gizlice kendilerine aktarıldığını da sözlerine ekledi.
TELEFON ŞİFRESİ 13 AY SONRA KIRILAMADI: "KATİLLER İZİNİ KAYBETTİRİR"
Soruşturmadaki ihmallerin bir diğer örneğini, Rojin'in cep telefonunun şifresinin bir yıldır kırılamaması oluşturuyor. Kabaiş, telefonun ancak 13 ay sonra İspanya'ya gönderilebildiğini belirterek, "Katiller burada olsa izini kaybettirirler. Gidebilirler dışarıya" sözleriyle bu gecikmenin soruşturmaya verdiği zarara dikkat çekti.
Kabaiş, olaydan bir ay sonra da bu adımın atılabileceğini ancak kasıtlı bir şekilde beklendiğini düşündüğünü ifade etti. Ancak davanın ikinci savcısının görevini daha iyi yaptığını ve biraz olsun gelişme kaydettiklerini de ekledi.
İNTİHAR İDDİALARINDA ISRARCI OLANLARA TEPKİ: "HAKKIMIZI HELAL ETMİYORUZ"
Acılı baba, televizyon kanallarını gezerek sürekli intihar olasılığı üzerinde duran ve olayın detaylarını bilmeden yorum yapan, kişilere dair de şunları söyledi: "Biz o kişilere hakkımızı helal etmiyoruz. Kim olursa olsun... Neden ısrar ettiler? Dediler Rojin intihar etmiş. İntiharla herhangi bir delil, bir kanıt da ortada yok.
Kabaiş, 20 km uzaklıkta cesedin bulunması ve göl içinde yapılan tüm arama çalışmalarına rağmen erken bulunamamasının, intihar tezini tamamen çürüttüğünü belirterek, dosyanın "şüpheli ölüm değil, bir cinayet" olduğunu yineledi. Son olarak, hem Diyarbakır hem de Van başta olmak üzere, dosyanın aydınlanması için yürüyüşler düzenleyen tüm kadınlara ve kurumlara saygı ve minnetlerini sunduğunu ifade etti.