ŞARAMPOLE YUVARLANIYORUZ..!

Abone Ol

Bir zamanlar Türkiye’nin doğusunun batısına göre daha huzurlu olduğunu az sayıda asayiş olayların yaşandığını hep söylerdik. Kürt sorunundan kaynaklı yaşanan acı olaylar hariç neredeyse diğer tüm konularda Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni örnek gösterirdik ama artık öyle değil. Ülkenin doğusu da batısı da huzursuz oldu.

Eskiden bölgemizde cinayet olayları duymazdık ya da çok az duyardık. Şimdilerde neredeyse her gün batıdaki gibi olaylar duyuyoruz. Yılda bir olmayan cinayet vakalarını aylık dilimler halinde duymaya başladık.

Van’da da durum aynı. Kadına şiddet, aile içi şiddet, alacak verecek davası, (tefecilik) ve çeşitli asayiş vakaları derken, neredeyse huzursuz bir kent olduk çıktık. Özellikle son dönemlerde ölümle sonuçlanan silahlı aşiret kavgaları veya husumetten kaynaklı ölümlü vakalar şehirde olumsuz bir tablo oluşturdu.

Son olarak İzmir’in Balçova Polis Merkezi’ne saldırı düzenleyen 16 yaşındaki bir gencin vakası hepimizi sarstı. 16 yaşındaki bir çocuk hangi ara bu kadar öfkeyi yüklendi, Bu öfkeyi nerden aldı, bu nefreti nasıl besledi..! Daha okul çağındayken bu genç nasıl bu kadar radikal olabildi? İşte tüm bunlar her yönüyle araştırılması gereken ve önlem alınması gereken bir meseledir, yoksa Allah korusun devamı gelecektir.

Peki bu işin çözümü yok mu var elbette…

Bir kere peynir ekmek gibi silah dağıtılmasına son verilmelidir. Memlekette silah sadece asker ve poliste olmalıdır. Onun dışında hiç kimsede silah olmamalıdır. Tüm silahlar toplatılmalıdır. Vatandaşta silah olduğu zaman, en ufak bir sinirlenmede hemen silahına sarılıyor ve ölümlü vakalar ortaya çıkar. Bu nedenle bireysel silahlanmaya son verilmelidir.

Yok, bu yapılmazsa yavaş yavaş Amerika gibi olacağız. Okullara, kahvelere, AVM’lere ve insanların toplu bulunduğu alanlara silahlı saldırı haberlerini duymamız yakındır.

Peki insanlar neden şiddete başvuruyor. Sorunları çözüm yöntemi olarak konuşmayı, anlaşmayı ve barışı değil de neden şiddeti tercih ediyor. Başta sistemsel olmak üzere bunun birçok nedeni var elbette.

Kişinin büyüdüğü sosyo-ekonomik durumu, sevgi yoksunluğu, kurmak istediği dünyadan çok uzak kalması, hayal dünyasının hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini düşünmesi, inanç eksiliği, umut ve maneviyat yoksunluğu, sınıfsal sorunlar, yaşamsal psikolojik etkenler, zengin olan üst düzey kesimlere duyulan öfke, kendisi ile barışık olamama, ekonomik ve manevi olarak birçok şeye ulaşamama, ulaşamadığı her şeye karşılık ulaşanlara öfke duyma, aşiretsel etkiler gibi bireysel bazı ve daha birçok etken şiddete yönlendiriyor.

Tüm bu etkenlere bir de sistemsel sorunlar da eklenebilir. Örneğin ezberci eğitim sisteminin nesilleri heba etmesi, insanlara meslek edindireyemeyen ve hayata hazırlayamayan bir eğitim anlayışının ağırlıkta olması, işsiz ordusu yetiştiren üniversiteler, eğitimin nitelikten çıkıp nicelik boyutuna varması, kolay para kazanma yöntemlerinin yaygınlaşması, online kumarın çığ gibi büyümesi, organize suç örgütlerinin bitmek bilmeyen dolandırıcılık yöntemleri, caydırıcı cezaların olmaması, genç kız ve erkeklerin sınır tanımadan aşırı açık giyinmeleri sonucu toplumsal ahlak değerlerinin ayaklar altına alınması, aldatma ve yalan dolu dizilerin, filmlerin yaygınlaşması, kısacası yaşama dair tüm değerlerin giderek yok olması. Değer yargılarının kıymetsizleştirilmesi…

Anlayacağınız, Türkiye ortamında alim de olabilirsiniz zalim de. Meydan boş kim sizi yakalarsa istediği yöne çeviriyor. Direksiyon elimizde değil, direksiyon hakimiyetini kaybediyoruz ve şarampole yuvarlanıyoruz.

Sorunları yazmak kolay, herkes peşi sıra maddeler halinde sıralayabilir. Şimdi benim yaptığım gibi..!

Gençleri karanlığa sürüklemekten, çocukları suçtan kurtarmanın, insanların hayatını kurtarmanın bir yolu yok mu?

Var mı sizce?

Bir kesin çözüm..!

Var elbette, çözüm şu..!

Çözüm: Doğumdan ölüme insanın nasıl yaşaması gerektiğini Kur’an-Kerim’de belirten yüce Allah’ın kitabına göre yaşamaktır.

Çözüm: Kudreti ilahi efendimiz için buyurduğu, “Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” ayeti ile efendimizin, “Ben, ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” hadis-i şerifine göre yaşamaktır.

Çözüm: Rahmet ve merhamet dini olan İslam’ın mensupları olarak nefes almaktır.

Çözüm: Gerçek anlamda dini değerlere sahip olan insanlar olarak, bırakın canlıları cansız varlıklara dahi zarar veremeyiz bilinciyle hayata tutunmaktır.

Çözüm, İslam’a göre yaşamaktır.

Çözüm: Kelime anlamı barış, esenlik ve selamet olan İslam dininin mensuplarına yakışan bir zihinle yeni nesiller yetiştirmektir.

O zaman tekrarlayalım…

Barış Hükümlerin Efendisi Olsun…