Çelik, gerek MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, gerekse TBMM eski Başkanvekili Bülent Arınç’ın son açıklamalarının, hukukun geldiği noktayı ortaya koyduğunu belirtti.
TUTUKLULUK VİCDANİ MESELEYE DÖNÜŞTÜ
Çelik, Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Can Atalay ve birçok siyasetçi, gazeteci ve düşünce insanının mevcut durumunun artık yargı sürecinden ziyade vicdani bir mesele hâline geldiğini ifade etti. “Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanması bir lütuf değil, anayasal bir yükümlülüktür” dedi.
Hüseyin Çelik, bir kişinin serbest bırakılması veya tutuklu kalmasının iktidar gücüyle belirlenmesinin, hukuk devleti için ciddi bir kayıp olduğunu vurguladı. “Hukukun üstünlüğü, her türlü siyasi hesaplaşmanın, ideolojik ayrışmanın ve partisel çıkarın üzerindedir” ifadelerini kullandı.
Çelik, siyasi görüş, etnik kimlik veya inanç sebebiyle hiçbir vatandaşın hukuk önünde farklı muamele görmemesi gerektiğini vurgulayarak, “Adalet, bir kesim için değil, herkes içindir. Adalet terazisi bir kez şaşarsa, toplumun vicdanı da şaşar” dedi.
Açıklamalarını sürdüren Çelik, geçmişte yaşanan haksızlıkların tekrarlanmaması gerektiğini belirtti. “Unutmayalım ki, adalet mülkün temelidir; temel sarsılırsa hiçbir yapı ayakta kalamaz. Hukuksuz Türkiye algısıyla ‘Terörsüz Türkiye’ hedefine ulaşamayız” diye konuştu.