PKK’nın kendini feshetmesinin ardından Van’daki siyasi parti temsilcileri sürece dair değerlendirmelerde bulundu. CHP, Saadet Partisi ve DEM Parti il başkanları, demokratik siyasetin önünün açılması için adil ve şeffaf bir sürecin gerekliliğine dikkat çekti.
PKK’nın 12 Mayıs’ta yaptığı açıklamayla kendini feshederek silahlı mücadeleyi sonlandırması, Türkiye genelinde ve özellikle çatışmalardan doğrudan etkilenen şehirlerde geniş yankı uyandırdı. Van’daki siyasi parti temsilcileri, bu gelişmeye ilişkin Van65 Haber’e konuştu.
Bedirhanoğlu: Olumlu Bakıyoruz
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Van İl Başkanı Seracettin Bedirhanoğlu, “Silahların susması Türkiye'de demokratik siyasetin önünü açacaktır. CHP olarak bu sürece olumlu bakıyoruz. Bir kere silahların susması, silahların gölgesinde siyasetin olmaması anlamlı bir süreçtir. Duvarda asılı bir silah her zaman tehlike arz eder. Bu süreç demokratik siyasetin önünü açacaktır. Biz CHP olarak bu şekilde değerlendiriyoruz. Sayın Genel Başkanımız başta olmak üzere, partimizin yetkili organları da hep olumlu yaklaştı” dedi.
“Bu Süreç Şeffaf Olmalı”
CHP olarak sürece dair olumlu bir yaklaşım sergilediklerini vurgulayan Bedirhanoğlu, “Bu mesele, parlamentoda tartışılması gereken bir konudur. Biz siyasal bir parti olarak sürece hep olumlu bakıyoruz, destekliyoruz. Umuyoruz ki bu süreç sekteye uğramaz, toplumla şeffaf şekilde paylaşılır. Silahlar bırakıldıktan sonra Türkiye'deki siyasal denklem yeniden tayin edilir. Zarlar yeniden atılır. Bu Türkiye'nin demokratik gelişimini, temel hak ve hürriyetlere yönelik baskıları engeller. Ekonomik olarak da ciddi bir yük ortadan kalkar. Devletin bu yapılanmayı değiştirip farklı reflekslerle hareket etmesi gerekir” diye konuştu.
“Van’a Nefes Aldırır”
Sürecin Van üzerindeki etkisine de değinen Bedirhanoğlu, kentte yıllardır süren toplantı ve gösteri yasaklarının kaldırılmasının önemine dikkat çekti. Sürecin kolay olmadığını ancak umuda yatırım yapılması gerektiğini vurgulayan Bedirhanoğlu, toplumda ciddi bir beklenti olduğunu ifade ederek, “Van’da 7 yılı aşkın süredir toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasak. Bu bile toplum için bir nefes olur. İran’la ticaret gelişir. Van’ın doğası turizme açılır. Asayişin sağlandığı her yere yatırım gelir. Van da bu süreçten olumlu etkilenir. Bu 40-50 yılı aşan bir mesele. Elbette kolay değil ama umutsuzluğa yatırım yapmaktansa, olmayacak umuda yatırım yapmak daha doğru bir yaklaşım. Halk bu süreci umutla takip ediyor. Çaldıran’daki köylü de, Van merkezdeki öğrenci de bu konuda bir beklenti içinde” ifadelerini kullandı.
“Türkiye, Bu Süreci Yürütebilir”
Türkiye’nin siyasal geçmişine de atıf yapan Bedirhanoğlu, umutlu bir tablo çizerek, “Türkiye'nin ciddi bir geleneği var. Cumhuriyet, muhtariyet, meşrutiyet deneyimiyle 200 yıllık bir gelenek taşıyor. Bu gelenekle Türkiye umudu yeniden inşa eder, siyasal düzeyde yerini alır” diye aktardı.
"Türkiye’nin Adil Bir Barışa İhtiyacı Var”
Saadet Partisi Van İl Başkanı Özay İlhan ise, Türkiye’nin terör ve Kürt meselesinin çözümüne dair konuştu; “Barışın kaybedeni, savaşın kazananı olmaz” dedi. İlhan, çözüm süreci aktörlerinin yeniden devreye girmesi gerektiğini belirterek, “Terörsüz Türkiye söylemi zaten başlı başına güzel bir söylem. Barışın kaybedeni, savaşın kazananı yoktur. Türkiye terör olaylarından uzun yıllar çok can kaybı verdi, çok şehit verdi. Bu olaylarda yine bizim kendi evlatlarımız farklı şekilde hayatını kaybetti. Artık bu işin sonlanması gerekiyor” diye konuştu.
“Sürecin Aktörleri Yeniden Devreye Girmeli”
Barış sürecinin yeniden başlatılmasının gerekliliğine dikkat çeken İlhan, çözüm sürecinde yer alan isimlerin son dönemdeki sağlık problemlerinin tedirginlik yarattığını dile getirdi. Barışın sağlanması için herkesin sorumluluk alması gerektiğini vurgulayan İlhan, iktidara ve muhalefete çağrıda bulundu:
“86 milyon insanı kucaklayacak bir barış ortamı tesis edilmeli. En büyük sorumluluk devletin yetkili organlarına, bugünkü iktidara ve ana muhalefet dâhil tüm muhalefete düşüyor. Söylemler kırıcı ve yıkıcı olmamalı, çözüm anayasal sistem içerisinde sağlanmalı.”
“Refah-Yol Döneminde Barışa Dair Adım Atılmıştı”
İlhan, geçmişte Refah-Yol hükümeti döneminde yapılan barış girişimlerine de değinerek,
“1996-97’de Erbakan Hoca'nın başbakanlığı döneminde Van milletvekili Fethullah Erbaş, dağdan 9 askerin gelmesini sağladı. Eğer o dönem Refah-Yol iktidarda kalsaydı, belki 30 yıl önce bu mesele çözülmüş olacaktı” ifadelerini kullandı.
“Herkesin Evladı Bu Ülkenin Evladı”
Terör olaylarında yaşamını yitiren herkesin bu coğrafyanın insanı olduğuna dikkat çeken İlhan, empati çağrısı yaparak şunları söyledi:
“Bugüne kadar hayatını kaybeden 50 bin insandan bahsediyoruz. Bu insanların büyük kısmı bu toprakların insanı. Kimseyi kırmadan, üzmeden bu sürecin tamamlanması gerekiyor. Şehit ailelerini de, dağa çıkan çocukların ailelerini de üzmeye hakkımız yok. Cumhurbaşkanına uygulanan hukuk, Van’ın Başkale ilçesindeki bir vatandaşa da aynı şekilde uygulanmalı. Hukukun eşit uygulanması Türkiye’de birçok problemi çözer.”
“Barış Sağlanırsa Bölge Ekonomik Olarak Da Kalkınır”
İlhan, barışın sağlanmasıyla birlikte bölge illerinde sosyal ve ekonomik kalkınmanın da hızlanacağına inandığını söyleyerek, “Barış ortamı sağlanırsa Van, Diyarbakır, Ağrı, Hakkâri, Şırnak gibi iller kendiliğinden gelişecektir. Bu ülkede insanlar Kürtçe konuştuğu için sıkıntı yaşadı. Ana dili bir insanın ana sütü gibi helaldir. Bu dilin kabul edilmesi gerekir. İngilizce konuşana gösterilen hoşgörü, Kürtçe konuşana da gösterilmeli” dedi.
Eşit Yurttaşlık Vurgusu
Saadet Partisi’nin her türlü ayrımcılığa karşı olduğunu söyleyen İlhan, eşit yurttaşlık vurgusu yaparak,“Ne etnik ne mezhebi ayrım yapmadan herkes bu ülkenin kaynaklarından eşit şekilde yararlanmalı. Nişantaşı’ndaki öğrenciyle Van’ın bir köyündeki öğrencinin aynı eğitimi alması gerekir. Bunun için siyaset yapıyoruz. Biz sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesinden yanayız. Muhalefetten ve halktan gizlenerek değil, açık ve net bir şekilde barış sağlanmalı. Herkes artık şunu demeli: ‘Ben bu ülkenin evlatlarının ölmesini istemiyorum” şeklinde konuştu.
“Kayyumlar Çekilmeden Halk Yeniden Aldatılamaz”
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) Parti Van İl Eş Başkanı Veysi Dilekçi ise, “Kayyumlar geri çekilmeden bu halk yeniden aldatılamaz” ifadelerine yer verdi. Veysi Dilekçi, Kürt sorununun çözülmesi için diyalog ve müzakerenin yeniden başlaması gerektiğini vurguladı. Kürt halkının yıllardır barış ve çözüm talep ettiğini belirten Dilekçi, çözüm sürecine dönüş için atılacak her adımın önemine dikkat çekti. “Kürt sorunu, sadece Kürt halkının sorunu değil, tüm Türkiye halklarının sorunudur. Bu sorunun çözülmesi, sadece Kürtler için değil, tüm halklar için daha adil, demokratik ve özgür bir Türkiye’nin inşa edilmesi anlamına gelir” dedi.
Dilekçi, geçmişteki çözüm süreçlerinin halkı kandırmak amacıyla gerçekleştirildiğini belirterek, bu süreçlerin çözüm değil, oyalama olduğunu söyledi. Dilekçi, “2013’te başlayan çözüm süreci, halkı oyalamaktan başka bir şey değildi. Hiçbir samimi adım atılmadı. O süreçte de aynı şekilde diyalog ve müzakere eksikti. Şu anda da aynı senaryonun tekrarlandığını görmekteyiz. Eğer samimi bir çözüm istiyorsak, sadece masa başında yapılan açıklamalarla değil, yerel ve ulusal anlamda ciddi adımlar atılmalı” ifadelerini kullandı.
“Kayyumlar Geri Çekilmeden Çözüm Olmaz”
Dilekçi, son yıllarda özellikle kayyumların atanmasının, çözüm sürecinin önünde büyük bir engel olduğunu belirterek, “Kayyumlar, halkın iradesinin hiçe sayılmasıdır. 2016'dan bu yana, Van’daki belediyeler de dahil olmak üzere, halkın seçtiği yerel yönetimler kayyumlar tarafından gasp edilmiştir. Bu halk, iradesinin bir kayyum eliyle gasp edilmesini kabul etmez,” dedi. Kayyum politikalarının son bulması gerektiğine değinen Dilekçi, “Kayyumların geri çekilmesi, halkın demokratik iradesine saygı gösterilmesi gerektiğini savunuyoruz. Gerçek bir barış, halkın kendi yöneticilerini seçebilmesiyle mümkündür. Kayyumlar geri çekilmeden bu halk yeniden aldatılamaz” ifadelerini kullandı.
"Barış Sadece Kürtlerin Meselesi Değil"
Dilekçi, barışın sadece Kürt halkının değil, tüm Türkiye halklarının meselesi olduğunu vurgulayarak, “Bugün sadece Kürt halkı değil, Türk halkı da bu savaşın mağduru olmuştur. Gazeteciler, akademisyenler, kadınlar, çocuklar ve her kesimden insan bu çatışmanın bedelini ödemektedir. Adaletin olmadığı bir yerde barış da olamaz. Barış, sadece bir halkın meselesi değil, tüm Türkiye halklarının meselesidir” dedi.
“Van Halkı Savaş Değil, Çözüm İstiyor”
Van’ın yıllardır çatışmaların etkisi altında olduğunu belirten Dilekçi, halkın artık bu durumdan bıktığını ifade ederek, “Van, yıllardır bu çatışmalı sürecin bedelini en ağır şekilde ödeyen bir şehir oldu. İnsanlar göç etmek zorunda kaldı, işsizlik ve yoksulluk arttı, eğitim ve sağlık hizmetlerinden yeterince faydalanılamadı. Bu sorunların kaynağında çözülmemiş bir Kürt sorunu ve buna bağlı olarak sürdürülen savaş politikaları yatmaktadır. Van halkı, artık savaş değil, barış ve çözüm istiyor” diye konuştu.
“Halk Kalıcı Barış İstiyor”
Dilekçi, Van halkının, kendi geleceğini belirlemek için barışa ve çözüme ihtiyaç duyduğunu belirterek, “Bu halk, kalıcı barışı ve adaleti istiyor. En kötü barış, en iyi savaştan iyidir. Barış, her kesimin yaşamını doğrudan etkileyen bir ihtiyaçtır. Devlet, sadece Kürt halkı için değil, tüm halklar için adaletli bir tutum sergilemeli. İktidarın, çözüm sürecine dönme noktasında kararlı bir tavır sergilemesi gerekir. Bunun için de sayın Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ve cezaevindeki diğer siyasi tutsakların serbest bırakılması şarttır” şeklinde konuştu.
"Van’daki Halk, Demokrasiye Sahip Çıkacak"
Son olarak, Van halkının demokrasiye ve barışa sahip çıkmaya devam edeceğini söyleyen Dilekçi, “Van halkı yıllardır baskılara, kayyumlara, şiddete ve yoksulluğa rağmen, barış ve demokrasi talebini yüksek sesle dile getirmiştir. Bu halk, kendi iradesine sahip çıkacak ve adaletin sağlanması için her türlü mücadelesini verecektir” dedi.