Türkiye’nin en büyük kapalı havzası olma özelliğini taşıyan Van Gölü Havzası’nın, sahip olduğu geniş sulak alanlar, sazlıklar ve deltalarla ülke ekosistemi açısından hayati öneme sahip olduğu belirtildi. Bölgenin, kuşların göç rotaları üzerinde bulunması ve nesli tükenme tehlikesi altındaki türler için beslenme ve üreme alanı oluşturması, havzanın ekolojik değerini daha da artırıyor.
"SULAK ALANLAR DOĞANIN RAHİMLERİDİR"
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Prof. Dr. Lokman Aslan, Van Gölü Havzası’nın Türkiye’nin en fazla sulak alan varlığına sahip bölgesi olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Aslan, sulak alanların "doğanın rahimleri" olduğunu ve korunmasının ekolojik dengenin canlı kalması için şart olduğunu ifade etti. Aslan, şu değerlendirmelerde bulundu:
Uzman, merkeze gelen hasta yaban hayvanı sayısındaki artışın da bölgedeki ekolojik çeşitliliğin bir göstergesi olduğunu sözlerine ekledi.
"SAZLIKLARI KORUMAK, TÜR ÇEŞİTLİLİĞİNİ ARTIRIR"
Sazlık alanların yaban hayatı için önemine değinen Prof. Dr. Aslan, buraların kuşların yuvaları olduğunu dile getirerek hassasiyet çağrısında bulundu. Bölge halkının ve ziyaretçilerin alabileceği basit önlemlerle dahi çeşitliliğe katkı sağlanabileceğini belirtti:
AVLANMAYA İLİŞKİN YASAL UYARI
Prof. Dr. Aslan, avcılık faaliyetleriyle ilgili yasal düzenlemelerin takip edilmesi gerektiğini vurguladı. Cezai durumlarla karşılaşmamak ve doğaya zarar vermemek için, avlanmadan önce Doğa Koruma ve Milli Parklar tarafından duyurulan avlanma alanlarını ve serbest avlanabilecek türleri öğrenmenin zorunlu olduğunu kaydetti.
Örnek olarak, Edremit sazlığında nadir görülen dik kuyruk türünün yanı sıra uzun zamandır görülmeyen farklı kuş ve balık türlerinin de tespit edildiği bilgisini paylaşan Aslan, bu alanların korunması durumunda 250'ye yakın farklı canlı türünün belirli dönemlerde bölgede görülebileceği öngörüsünü dile getirdi.