Türkiye'nin en önemli sulak alanlarını barındıran Van Gölü Havzası’nda yürütülen koruma çalışmaları, nesli tükenme tehlikesi altındaki dikkuyruk (Oxyura leucocephala) popülasyonunun artmasını sağladı. Doğal yaşam alanlarının korunmasıyla birlikte, bölgede kuş türleri açısından büyük bir zenginlik yaşanıyor.
Türkiye’de gözlemlenebilen yaklaşık 450 kuş türünden 215’inin görülebildiği Van Gölü Havzası, sulak alanlarıyla kuş gözlemcileri ve bilim insanlarının ilgisini çekmeye devam ediyor.
Dikkuyruklar Geri Döndü
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yaban Hayvanlarını Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Prof. Dr. Lokman Aslan, yaptığı açıklamada dikkuyrukların yeniden görülmeye başlamasının büyük bir ekolojik kazanım olduğunu belirtti. Özellikle Erçek Gölü, Edremit ve Gevaş Göründü sazlıkları dikkuyrukların üreme alanları olarak öne çıkıyor.
“Türkiye’nin en büyük dikkuyruk kolonilerinden biri burada bulunuyor. Bir zamanlar yok olma noktasına gelen bu tür, bugün Van Gölü Havzası'nda yeniden can buluyor,” diyen Prof. Dr. Aslan, sulak alanların korunmasının sadece kuş türleri değil, tüm biyolojik çeşitlilik için kritik önem taşıdığını vurguladı.
“Sulak Alanlar Bataklık Değil, Tabiatın Rahmidir”
Prof. Dr. Aslan, vatandaşlara sulak alanlara karşı önyargılı yaklaşmamaları çağrısında bulundu. “Sulak alanları bataklık gibi görmemek gerek. Buralar doğanın en üretken yerleridir. Tabiatın rahimleri olarak canlılığın sürekliliğini sağlarlar,” diyerek, bu alanların korunmasının ekosistem ve yaşam döngüsü için vazgeçilmez olduğunu ifade etti.
Van Gölü, Yaban Hayatının Sığınağı Oluyor
Van Gölü Havzası’nda sadece dikkuyruklar değil; allı turnalar, yaban kazları, karabataklar, kara tavuklar gibi birçok kuş türü de doğal döngü içinde sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürüyor. 2024 yılında dikkuyrukların sayısındaki belirgin artış ise hem uzmanları hem de çevre gönüllülerini memnun etti.
Koruma Devam Ederse Nesiller Sürecek
Prof. Dr. Aslan, koruma çalışmalarının sürdürülmesi hâlinde, sadece dikkuyrukların değil birçok nadir türün de bu coğrafyada varlığını sürdürebileceğini belirtti. “Ne kadar sulak alan varsa, ne kadar biyoçeşitlilik varsa hayat o kadar güzeldir,” sözleriyle mesajını tamamladı.