Van’da Sürü Psikolojisi ile Kurban Gittiler
Van’da Sürü Psikolojisi ile Kurban Gittiler
İçeriği Görüntüle

Van Uygulama Oteli’nde düzenlenen Terörsüz Türkiye için Millî Birlik ve Dayanışma Buluşmaları Asırlık Birlik Sonsuz Kardeşlik toplantısında konuşan MHP Grup Başkan Vekili Erkan Akçay, 103 yıl önce Diyap Ağa’nin yaptığı konuşmaya değindi.

MHP Grup Başkan Vekili Erkan Akçay, “Bugün serhat şehrimiz Van’dayız. Van Oğuz nefesinden, Selçuklu’nun istikametine, Karakoyunlu ve Akkoyunlu ocaklarından Osmanlı’nın hudut iradesine kadar Türk-İslam tarihinin kesintisiz varlık mührüdür. Van, Selçuklu’nun açtığı kapıdan Türkiye’nin varlığının sarsılmaz kalesidir. Malazgirt ufkunu aydınlatan irade burada kök salmıştır. Van Kalesi’nde dalgalanan ay yıldızlı al bayrak milli birlik ve kardeşliğimizin yedi düvele ilanıdır. Van’daki bu toplantımız, iki gün evvel yıldönümünü idrak ettiğimiz 4 Eylül 1919’da Sivas Kongresinde dünyaya ilan edilen müşterek istiklâl ahdinin çağdaş yankısıdır. Sivas’taki heyet: “milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, bölünemez; manda ve himaye kabul edilemez” hükmünde birleşmişti. Bu hükümle 30 Ağustos’ta kılıç kınından çıkmış, zaferle neticelenmiş, cumhuriyetle taçlanmıştır. Biz de bugün Van’da o ruhun feyziyle birlik ve kardeşlik cephemizi tahkim ediyoruz ve bu cepheyi ebedi kılıyoruz.” Cümleleri ile selamlama konuşması yaptı.

MHP’NİN SİYASİ DURUŞUNU ANLATTI

“9 Şubat 1969'da Türk milletinin vicdanında filizlenen Milliyetçi Hareket Partisi, elli altı yıldır vazgeçilmez bir yeminle Türk milletinin hizmetindedir.” Diyen Akçay, “Şu anda Türk siyasi hayatında 150’den fazla siyasi parti var ve bunlardan 25-30’u seçimlere katılmaya haizdir. 14 siyasi parti TBMM’de temsil edilmektedir. Bunlardan 6’sı Mecliste grup kurma hakkına sahiptir. Türkiye’de siyaset alanı herkese açıktır. İsteyen herkes izin almadan parti kurabilir. Önemli şart; her partinin faaliyetlerini hukuki, demokratik meşruiyet içinde yürütmesidir. Terör örgütlerine, yasa dışı oluşumlara dayanarak siyaset yapılamaz. Milliyetçi Hareket Partisi'ni diğer partilerden farklı kılan çok önemli ayırt edici özellikleri vardır.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin liderliğinde; ilkeli, sorumlu, sorun çözen, çözüm üreten, sorumluluk ve inisiyatif alan bir partidir. Milliyetçi Hareket Partisi daima kendi gündemine hakim olmuştur. Bu kararlılık meşalesi ile başkalarının gündemine asla kapılmamıştır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin siyaset anlayışının merkezinde ülkemizin birlik ve bekası, milletimizin huzuru, kardeşliği, refahı, güvenliği ve milli çıkarları her şeyden önce gelmektedir. Liderimiz, millî çıkarları her türlü kişisel ve parti çıkarlarının önünde tutarak "Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben" anlayışını partimizin siyaset ilkesi hâline getirirken kendi geleceğini ülkesinin geleceğine bağlayanlar anlayışını ülke siyasetine kazandırmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye’nin kurucu değerlerinin, temel niteliklerinin, üniter yapısının, birlik ve beraberliğinin, istiklal ve istikbalinin güvencesidir. Bu aziz Cumhuriyetin çatısı altında Alevi de Sünni de; Türk de Kürt de; doğu da batı da aynı kaderin eşit ve şerefli mensuplarıdır. Bizler, kadim bir medeniyetin emanetini “Bir olalım, iri olalım, diri olalım” şuuruyla bugünlere ve yarınlara ulaştıran mirasçılarıyız.

Milliyetçi Hareket Partisi, Türk siyasi tarihindeki kriz anlarında “düğümü gören ve çözen”, “ülkeyi krizden kurtaran” bir mihenk taşı parti olarak yerini almıştır. Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli, ülke gündemindeki olaylara kısır siyasi hesaplar üzerinden değil, millet ve devlet merkezli bakmakta, ülkede yaşanan sorunları kaşıyıp siyasi rant hesabı yapmak yerine, ülke menfaatine sorunların giderilmesine yönelik çözümlere öncülük yapmaktadır. Türk'ün nizam kurma kudretinin stratejik aklı, bilge liderimiz Devlet Bahçeli'de tecessüm etmiştir. Bilge liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin açıklamaları, çağrıları, siyasi hamleleri, millî tarih şuuruyla Türkiye'nin jeopolitik konumunu dikkate alan, keskin ve isabetli öngörüleri içeren stratejik bir aklın ve samimi bir düşüncenin neticesidir.” Şeklinde konuştu.

Whatsapp Image 2025 09 06 At 13.51.32

“NEREDE MİLLİYETÇİ HAREKET, ORADA BEREKET!”

Terörsüz Türkiye konusuna değinen MHP Grup Başkan Vekili Erkan Akçay, “Millî birlik ve bütünlüğün pekiştirilmesi, devletimizin bekasının teminat altına alınması Milliyetçi Hareket Partisi’nin temel politikasıdır. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli yıllardır aynı hakikati kayda geçiriyor: İç huzur ve güvenlik tamam değilse, iç cephe sağlam değilse hiçbir hedef kalıcı başarıya dönüşemez. İşte bugün konuştuğumuz “Terörsüz Türkiye” çağrısı; günübirlik bir söylem değil, devlet aklıyla pekişmiş tarihî bir yöneliştir. Bir zaman çizelgesi çizelim ki neyin, nasıl, hangi ilkeyle ilerlediği berrak olsun: 1 Ekim 2024’te Sayın Genel Başkanımız barış, kardeşlik, iç cephe bütünlüğü adına elini uzatıp “millî birlik” davetini yenilemiştir. 22 Ekim 2024’te bu davet “Terörsüz Türkiye” şeklinde stratejik bir çerçeveye kavuşmuştur. “Terörsüz Türkiye” kavramı; huzuru, güvenliği, barışı, kardeşliği, demokratik gelişmeyi de kapsayan, bu değerleri içeren bir kavramdır. 27 Şubat 2025’te PKK terör örgütünün kurucusunun silah bırakma ve fesih kararı alması, 12 Mayıs 2025’te örgütün ön şart ileri sürmeden fesih ve silah bırakma kararını açıklaması süreci somutlaştırmıştır. 18 Mayıs 2025’te Sayın Genel Başkanımız her şeyin milletimizin gözü önünde, şeffaf bir şekilde yönetilmesi amacıyla TBMM’de komisyon kurulması çağrısını yapmıştır. 11 Temmuz’da sembolik nitelikte silahların yakılması ile sürecin psikolojik eşiği aşılmıştır. Ve 5 Ağustos 2025’te “Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” çalışmaya başlamıştır.” İfadelerini kullandı.

“ALTINI KALIN KALIN ÇİZELİM”

Pazarlık ile ilgili bir durum olmadığının altını çizen Akçay, “Pazarlık, arka kapı, paket, imtiyaz yoktur; olmayacaktır. Bu, “aracısız, aralıksız, bagajsız, pazarlıksız ve gizli gündemsiz” bir süreçtir. Önemle belirtmek istiyorum ki 40 yıl boyunca bütün Türkiye olarak çok acı bir şekilde yaşadığımız, ağır bedeller ödediğimiz terör ve şiddet dönemini hatırlayarak bu süreci iyi anlayıp doğru idrak edelim. 40 yıl içinde onbinlerce can kaybımız oldu, şehitler verdik. Yollar kesildi, köyler, evler basıldı, anneler babalar, ana karnında doğmamış, beşikteki bebeler katledildi, şehirlerde bombalar patlatıldı, birliğimiz, kardeşliğimiz, huzurumuz kundaklandı. Can kayıplarımızla birlikte sosyal ve ekonomik kayıplarımız da çok ağır oldu. Bölge insanımız uzun yıllar topraklarına hasret kaldı. Terörün gölgesinde dağlarına, yaylalarına, ovalarına, köylerine gidemediler. Şimdi yer altı (Gabar petrolü) ve yer üstünden fışkıran cevherlerin zenginliğiyle tanıştığımız köyler terör nedeniyle boşalmıştı. Köylerde birkaç aile büyüğünden başka kimsenin kalmadığı ve şimdi bereketine şahit olduğumuz bölgenin köyleri terörün gölgesinde adeta fil mezarlığına dönmüştü. Yetti artık! Bu acıları bu kayıpları bir 40 yıl daha mı yaşayacağız? Şimdi, gidilemeyen o alanlar devletimizin varlığıyla festivallere ev sahipliği yapıyor, bölge halkıyla birlikte farklı şehirlerden ve ülkelerden konukları ağırlıyor. Bölgede yapılan ulusal ve uluslararası turnuvalar, yarışmalar, şampiyonalar var. Şırnak’ta, Cudi Cup Tenis Turnuvası, rafting yarışmaları var. Cudi Hz. Nuh’u anma merasimi ve daha nicesiyle bu coşku devam ediyor ve edecek. Hakkari’de, Cilofest, Mergabütan Kar Festivali, rafting yarışmaları, kış sporları, koşu yarışları var. Van’da rafting şampiyonaları var. Bu faaliyetler gençlerin farklı şehirlerle ve ülkelerle tanışmasını, binlerce ziyaretçinin gelmesin, kaynaşmasını, milli sporcuların yetişmesini sağlıyor.” Görüşlerine yer verdi.

DÜNYANIN GENEL DURUMUNA DEĞİNDİ

Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim 2024’te de yaptığı Terörsüz Türkiye çağrısını tam olarak anlayabilmek için Türkiye’nin jeopolitik konumunu, etrafımızda yaşanan hadiseleri, küresel ve bölgesel oyunları iyi idrak etmemiz gerekir. Etrafımızda son yıllarda savaşlar, iç karışıklıklar, vekâlet çatışmaları hiç eksik olmadı. Bilhassa son 35 yılda etrafımızda 15 büyük savaş, iç savaş ve çatışmalar yaşandı. Kaynakları hızla tükenen ve korkunç doğal afetlerle yüzleşmeye başlayan bir dünyada yaşadığımızı da unutmamalıyız. Zorlu şartlar insanlığı bekliyor. Bu sebeple içimizde ne kadar güçlü olursak zorluklara karşı da o denli başarıyla mücadele ederiz. İç cephemiz çatlak verirse dış cephedeki direncimiz zayıflar. O yüzden “Terörsüz Türkiye” yalnız iç barış için değil, aynı zamanda Mavi Vatan’da, Kıbrıs’ta, Balkanlar’da, Kafkasya’da, Orta Asya’da, Afrika’da daha güçlü jeopolitik sağlam duruşun şartıdır. Ülke yönetiminde istikrarın ve güçlü olmanın en önemli gereklerinden birisi de iç cephemizin kuvvetli olmasıdır. İçeride birlik ve beraberliği sağlamadan, dışarıda güçlü olmamız mümkün değildir.

TARİHİ ŞAHSİYETLERDEN ÖRNEK VERDİ

Akçay, “İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Milli Mücadele hareketine destek vermek amacıyla 19 Kasım 1920 tarihinde Nasrullah Camii’nde verdiği vaazında şunları söylüyordu: “Milletler topla, tüfekle, tayyareler ile yıkılmıyor ve yıkılmaz. Milletler ancak aralarındaki bağlar çözülerek, herkes kendi başının derdine, kendi menfaatini temin etmek sevdasına düştüğü zaman yıkılır.” Bu nedenle öncelikle içimizi güçlendirmeli, birlik ve beraberliğimizi, barışımızı, demokrasimizi, kardeşliğimizi pekiştirmeliyiz. “Adımız bir, anımız bir, acımız bir. Biz büyük bir aileyiz. Kuzeyden güneye, doğudan batıya; tek bilek tek yüreğiz. Biz Türkiye'yiz...” diyoruz. Milli birlik ve beraberliğimizi sağlam tuttukça, iç huzur ve kardeşlik ortamını elbirliğiyle savundukça hiçbir güç Türkiye’ye diz çöktüremeyecektir. Tunceli Mebusu Diyap Ağa Kasım 1922’de TBMM’de aynen şunları söylüyor: “Hepimiz biriz, kardeşiz. Ama düşmanlar bizi birbirimize düşürmek için tuzaklar kuruyorlar. Sen şöylesin, ben böyleyim, diye hile yapıyorlar. Ne yapsalar nafile. Aslımız, neslimiz hep birdir. Biz hep kardeşiz.” Terörün gölgesi çekildikçe yatırımın ışığı büyür. Güven riski kalkınca üretim pencereleri açılır. Bu; sadece terörsüz değil, aynı zamanda daha müreffeh, daha güçlü bir Türkiye vizyonudur.

Kıymetli Konuklar, Art niyetli, terörden, kaostan nemalanan bazı karanlık çevrelerden şu fısıltı yükseliyor: “Bu süreç yeni bir taviz kapısı mı?” Kararlılıkla yanıtlıyoruz: Hayır! Bu; taviz, al-ver değil, terörün tasfiye sürecidir. Bir “müzakere pazarı” değil; bir “hukuk ve millet inisiyatifi”dir. Bazıları soruyor: “Ne verildi, ne alındı?” Verilen; teröre istismar alanı kalmaması için yekpare millet iradesidir. Alınan; silahın susması, fesih iradesi, hukuk zeminine, meşru siyasete dönüş kararıdır. Peki bundan rahatsız olanlar kim? Kardeşliğin zedelenmesinden, şiddetin devamından, şüphe ve kaygının zihinleri hapsetmesinden medet umanlar… Onların hesabı hiç bitmez; fakat bunların karşısında Terörsüz Türkiye’ye omuz veren güçlü bir millet iradesi vardır. Bazı çevreler iftira ve şüphe üretiyor: “Bu süreç görünmez tavizlerle dolu.” Soruyoruz: Nerede? Yalan; süreç tamamen açık ve şeffaf yürüyor. Hiçbir maddî veya siyasî imtiyaz verilmemiştir, verilmeyecektir. Hiçbir pazarlık yoktur, olmayacaktır. Bizim vicdan terazimizde şehitlerimizin hakkı, gazilerimizin fedakarlığı vardır; o terazi hafife alınamaz.

Whatsapp Image 2025 09 06 At 13.31.29

SURİYE KONUSUNA DEĞİNDİ

Akçay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Değerli kardeşlerim, “Terörsüz Türkiye” yalnız ülkemizdeki değil; bölgesel barışa da katkıdır. İçeride başarıya ulaştıkça Suriye ve Irak kapsamında ve bu ülkelerin bütünlüğü ve bölünmezliği güçlenecektir. İç barışın verdiği özgüven Balkanlar’dan Kafkasya’ya ve Orta Asya’ya uzanan çok katmanlı dış politikamızı güçlendirecektir. Bu vesileyle bir önemli hususa dair de görüşlerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum: Bildiğiniz üzere terör örgütünün feshi ve silah bırakmasına dair çağrı örgütün tüm bileşenlerini kapsamaktadır. Ancak Suriye’deki PKK uzantısı SDG’nin suyu yokuşa akıtmaya çalıştığını görüyoruz. Bunları İsrail’in kışkırttığını da iyi biliyoruz. SDG/YPG’nin 10 Mart 2025’te Suriye merkezi yönetimiyle imzaladığı mutabakatı uygulamaktan imtina etmesi İsrail merkezli hesaplara angaje olmasıdır. Bu tam bir İsrail piyonluğudur. Bu durum tarihi ve tehlikeli bir yanlıştır. Bu oyunu görüyoruz. Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğü ülkemiz açısından çok önemlidir. YPG’nin 10 Mart mutabakatı için “bizi bağlamaz” yaklaşımı; hele hele Terörsüz Türkiye sürecini görmezden gelmesi yanlış bir tutumdur. Onları uyarıyoruz: İsrail’in maşası olarak varabileceğiniz hiçbir yer yoktur. Ya terörsüz ve kaossuz bir bölgenin yanında olup 10 Mart mutabakatına uyarsınız yada kınından çıkacak kılıçla muhatap olursunuz. O durumda sizi İsrail de, ABD’ de kurtaramaz. Bunların bir şekilde bir süre kullanıp da ortada bırakmadıkları hiçbir örgüt ve oluşum yoktur.

Kıymetli konuklar, Terörsüz Türkiye’yi, terörsüz bölgeyi inşa edeceğiz. Kim ne derse desin, kim ne yaparsa yapsın Terörsüz Türkiye hedefi başarılı olacaktır. Türkiye’yi büyüteceğiz, iç cephemizi kuvvetlendireceğiz, kardeşliğimizi pekiştireceğiz. Türkiye yeni bir tarih yazmaktadır; terörsüz Türkiye, huzurlu Türkiye ve güçlü Türkiye artık bir hayal değil, hemen ulaşılabilecek bir hedeftir. Bu sürecin kazananı ülkemiz ve bölgemiz olacaktır, bu sürecin kazananı 86 milyon tüm milletimiz olacaktır, kazanan aydınlık yarınlarımızın teminatı evlatlarımız olacaktır. Bu toplantı bir slogan buluşması değil; ortak vicdanın hareketidir. Çünkü hepimiz biliyoruz: Şiddet kimliği değil, hayatları hedef alır. Geçmişteki acılar hepimizin hanesine yazıldı. Bize kalan en kıymetli emanet, birbirimize duyduğumuz güven, kardeşlik ve taşıdığımız ortak sorumluluktur. Birlik aynılaşmak değildir; farklılıklarımızı koruyarak aynı hedefe omuz vermektir. Farklı hikâyelerimiz olabilir, ancak ortak hikayelerimiz daha fazladır. Çocuklarımız için kurmak istediğimiz Türkiye’nin ana omurgası aynıdır: birlik, kardeşlik, huzur, güven ve dayanışma. Bu duruş; şiddetten arınmış, meşru siyaset, hukuka sadakat, ortak fayda ve şeffaf süreç ile kalıcı olacaktır. Şiddetin prangası kırıldıkça yatırım, üretim ve umutlar büyeyecek; ortak paydamız büyüdükçe farklılıklarımız zenginliğe dönüşecektir. Türk’ün nizam kurma kudreti harekete geçmiştir. Bilge Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli, nizam kurma kudretinin stratejik aklı, yol başçısıdır. Öngörülerinin isabeti defalarca ispatlanmıştır. Bu öngörülerindeki kararlılığı her türlü takdirin üzerindedir. Biz Sayın Genel Başkanımıza, tüm milletimizin hatta bölge ülkelerinin halkları gibi sonsuzca güveniyor, Terörsüz Türkiye hedefinin gerçekleşeceğine adanmış bir yürekle inanıyoruz. Terörsüz Türkiye’yle bölgesinde süper güç, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerinde kararlı bir ülke olacağımıza inanıyoruz. Hayal ettiğimiz gelecek somuttur ve zorunluluktur: Çocuklarımızın kaygı değil özgüveni, göç değil üretimi, bavul değil projeyi, tereddüt değil umudu konuşması için “Milli Birlik ve Dayanışma” diyoruz. Evlatlarımızın geleceği için göç rotaları değil; yerli ve milli fırsat haritaları çizmesi için “Asırlık Birlik, Sonsuz Kardeşlik” diyoruz. Bugün konuşup dağılmıyoruz. Buradan net bir kararlılık ve ortak sorumlulukla ve kazançla ayrılacağız. Her birimiz bulunduğumuz her alanda bu sürecin takipçisi, savunucusu ve uygulayıcısı olacağız. Terörsüz Türkiye yürüyüşü hepimizin omuz vermesiyle gerçekleşecektir. Yolumuzdaki taşları hep birlikte temizleyip bu yolda yürüyeceğiz. Sevgili dostlar, bu milletin evlatları birbirinin kahrını yutmazsa, başkalarının zehrini yutmak zorunda kalır! Güzel vatanımızın güzel insanlarıyla işi kolay kılacağız. Çirkinlerle, çirkinlikle işimiz olmaz. Atalarımız ne güzel söylemiş: “Çirkin ile bal yenmez, güzel ile taş taşı!” Ağrı’mızın, Bitlis’imizin, Hakkari’mizin, Iğdır’ımızın, Kars’ımızın, Muş’umuzun, Siirt’imizin, Şırnak’ımızın ve Van’ımızın güzel insanlarıyla taş taşıyıp, acıyı bal eyleyeceğiz, onlarca yılın hasretini gidereceğiz. BİZ MHP’yiz, biz bu yola baş koyduk! Bu salondan hep birlikte haykırıyoruz: “Dılemın Devlet Bahçeli! kalbimiz Devlet Bahçeli” diyoruz. O ki, işin içinde bilgemiz Devlet Bahçeli var, sorun yok diyoruz. Ya devlet başa, ya kuzgun leşe! diyoruz. Hepinizi teşrifleriniz, iradeniz, sabrınız ve inancınız için kutluyorum. Yolumuz açık, niyetimiz hayırlı, gayretimiz, kardeşliğimiz daim olsun. Allah yar ve yardımcımız olsun. Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun."

Muhabir: ABDULSELAM KURT