Urartulardan günümüze 3 Bin yıllık geçmişiyle ayakta kalan Erciş üzümünde bağ bozumu başladı. Ancak düşük verim, sulama sıkıntısı ve destek yetersizliği nedeniyle üreticiler endişeli.
URARTULARIN KİTABELERİNDEN GÜNÜMÜZE
M.Ö. 900-600 yıllarında Urartu Krallığı döneminde Van ve çevresinde kurulan üzüm bağları, Erciş üzümünün köklü tarihini gözler önüne seriyor. Urartu Kralı II. Sarduri’nin Karataşlar’da bağlar kurdurduğu, Kral Minua’nın ise bağların korunmasına dair kanunlar koyduğu, çivi yazılı kitabelerden biliniyor.
Bugün bu köklü miras, Van’ın Erciş ilçesinde hala yaşıyor. Ancak geçmişin bereketli bağları, günümüzde ciddi tehditlerle karşı karşıya.
HASAT BAŞLADI, VERİM DÜŞÜK
2020 yılında coğrafi işaret alan Erciş üzümünün hasadı ağustos ve eylül aylarında yapılıyor. Bu yıl kilosu 50 ila 100 liradan satılsa da düşük yağışlar ve bakım eksiklikleri nedeniyle üretim miktarı düştü. Üreticiler, geçim kaynaklarını korumak için devlet desteğine ve sulama projelerine ihtiyaç duyuyor.
“BU ÜZÜM 3 BİN YILDIR YAŞIYOR, YOK OLMASINA İZİN VERMEYELİM”
Van Gölü Havzası’nda 34 yıldır doğa fotoğrafları çeken 63 yaşındaki Ferzende Coşar, üzümün hem tarihi hem de ekonomik önemini şu sözlerle anlattı:
“Erciş üzümü 3 bin yıllık geçmişe sahip endemik bir türdür. Urartulardan günümüze kadar gelmiş, Van Gölü Havzası’nın ikliminde olgunlaşmış özel bir üzüm. Aroması farklı, kabuğu ince, yiyeni rahatsız etmiyor. Bu özellikleriyle Türkiye’nin her yerinde aranan bir üzüm. Ancak bu yıl yağış azlığı nedeniyle hasılat çok düşük oldu. Yüzlerce aile üzümden geçimini sağlıyor ama üreticilerin çoğu mağdur durumda. Köylerde üzüm bağları giderek küçülüyor. Eğer destek verilmezse insanlar bu işten vazgeçmek zorunda kalacak.”
Coşar, üreticilerin ortak sıkıntılarına da dikkat çekti:
“Ekiciler kooperatifleşmek istiyor ama gerekli desteği bulamıyorlar. Sulama için modern sistemlere ihtiyaç var. Devletin onları tek tek dinlemesi, sorunları yerinde tespit etmesi gerekiyor. Aksi halde üzüm üreticileri tek başına bu yükün altından kalkamaz. Bu üzüm sadece bir tarım ürünü değil, 3 bin yıllık bir kültürel miras. Eğer üretim biterse, bu tarih de yok olur.”
“ÜRETİCİLERİN SESİ KISIK”
Ferzende Coşar, üzümün geleceği için bilimsel destek gerektiğini vurguladı:
“Yılda birkaç kez bilim insanları gelip üreticilerle buluşmalı, daha modern üretim yöntemleri öğretilmeli. Köylünün sesi kısık, ama çığlıklarını duymamız lazım. Eğer üreticiler motive edilirse hem daha verimli hem de daha bilinçli bir bağcılık topluluğu oluşur. Ama destek verilmezse, bu üzüm tarihe karışacak. Bizim görevimiz bu mirası yaşatmak olmalı."
KADINLARIN EMEĞİYLE AYAKTA
Bugün Erciş’te bağların büyük kısmı kadınların emeğiyle ayakta duruyor. Bayramlı ve Beyüzümü köylerinde aileler sabahın erken saatlerinden akşama kadar bağlarda çalışarak hem üretimi sürdürüyor hem de geleneksel yöntemleri yaşatıyor. Ancak üreticiler, göç, imara açılma ve ekonomik zorluklar nedeniyle bağcılığın her geçen gün gerilediğini söylüyor.
“KAYBEDERSEK BİR DAHA GERİ GELMEZ”
Erciş üzümü, Urartuların bağlarından bugüne uzanan 2 bin 800 yıllık yolculuğunu sürdürüyor. Ancak üreticiler, ilgi ve destek görmezse bu kadim ürünün tarih sahnesinden silinebileceğini söylüyor.
Ferzende Coşar’ın sözleri, bu tehlikeyi özetliyor:
“Kaybedersek, bir daha geri gelmez. Erciş üzümü sadece Van’ın değil, tüm Anadolu’nun ortak mirasıdır. Bu mirası yaşatmak hepimizin görevi olmalı.”