Edirne F Tipi Cezaevi’nden açıklama yapan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kürt–Türk kardeşliğinin güçlendirilmeden atılan siyasi adımların kalıcı olamayacağını belirtti.

HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun Abdullah Öcalan’ı ziyaret etmesi yönündeki tartışmalara ilişkin değerlendirmede bulundu. Edirne F Tipi Cezaevi’nden açıklama yapan Demirtaş, sürecin özünü “kardeşlik hukuku” olarak tanımladı ve “Sürecin kilit kavramı ‘silah’ değil ‘kardeşlik’tir.” dedi. Demirtaş, “Silah, kardeşlik hukukunu örselediği, kanattığı için tabii ki öncelikle silah aradan çıkmalıydı. Bununla eş zamanlı olarak da kardeşlik hukuku ve duygusu onarılmalıydı. İşte buna ilişkin etkili, sonuç alıcı tek bir adım bile atılmadı.” ifadelerini kullandı.

“BİR YILDA GÜVENLİK BOYUTUNDA BÜYÜK MESAFE KAT EDİLDİ”

Demirtaş, son bir yılda yaşanan gelişmeleri “tarihi ve önemli adımlar” olarak nitelendirerek şunları söyledi:
“Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli ve Abdullah Öcalan’ın inisiyatifleriyle son bir yılda önemli gelişmeler yaşandı, ciddi adımlar atıldı.” diyen Demirtaş, Bahçeli’nin Ekim 2024’teki girişimi ve çağrısı, Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı, Erdoğan’ın süreci sahiplenmesi, PKK’nin fesih kongresi, TBMM’de komisyon kurulması, Süleymaniye’de silahları yakma töreni yapılması, PKK’nin Türkiye’den tümüyle çekilmesi ve SDG’nin Şam ile entegrasyon anlaşmasına varmasını bu sürecin temel dönemeçleri olarak sıraladı. Bu gelişmelerin Türkiye’nin iç ve dış güvenliği açısından son derece olumlu olduğunu vurgulayan Demirtaş, “Bunlar küçümsenecek, hiçleştirilecek adımlar değil. Hepsi de değerli ve tarihi hamleler. Tamamı da Türkiye’nin iç ve dış güvenliğini yakından ilgilendiren ciddi, olumlu gelişmeler. Yani konunun ‘güvenlik’ boyutunda, bir yılda büyük mesafe kat edildi. Bu, işin olumlu tarafı.” ifadelerini kullandı.

SON DAKİKA: Eski Kemer Belediye Başkanı Tutuklandı!
SON DAKİKA: Eski Kemer Belediye Başkanı Tutuklandı!
İçeriği Görüntüle

“YASA HALKIN YÜREĞİNDE YAPILMALIDIR”

Demirtaş, sadece güvenlik temelli yaklaşımların yeterli olmadığını vurgulayarak, kardeşlik duygusunun toplumsal düzeyde yeniden inşa edilmesi gerektiğini söyledi. Demirtaş, “Sürecin kilit kavramı ‘silah’ değil ‘kardeşlik’tir. Silah, kardeşlik hukukunu örselediği, kanattığı için tabii ki öncelikle silah aradan çıkmalıydı. Bununla eş zamanlı olarak da kardeşlik hukuku ve duygusu onarılmalıydı.” dedi.

Demirtaş, yasaların toplumsal zeminde filizlenmesi gerektiğini şu sözlerle anlattı:

“Yasa nerede yapılır? diye sorulsa herkes net bir şekilde ‘Meclis’te’ diye cevaplayacaktır ancak bu cevap doğru değil. Yasa toplumda, halkta, millette yapılır; Meclis ise o yasayı norma dönüştürür ve bağlayıcı hale getirir. Dolayısıyla kardeşliğin yasaları önce halkın bağrında, yüreğinde, benliğinde ve bilincinde yapılmalıdır.”

“İşin esası ideoloji, teori, norm değil duygudur. Kardeşlik önce duyguda kurulur, sonra Meclis onu norma, yasaya dönüştürür.” diyen Demirtaş, duygusal birliktelik kurulmadan yasal düzenlemelerin kalıcı olamayacağını vurguladı.

“MECLİS YARIN ‘KÜRTLER VE TÜRKLER KARDEŞTİR’ DESE SORUN ÇÖZÜLÜR MÜ?”

Demirtaş, duygusal bağların güçlendirilmeden yapılan yasal girişimlerin sonuç vermeyeceğini belirterek şu örneği verdi:

“Her şeyi getirip yasaya bağlamak ve sanki yasalar çıksa tüm sorunlar hemen o saat çözülecekmiş gibi bir beklentiye girmek büyük hatadır. Mesela Meclis yarın, ‘Kürtler ile Türkler kardeştir ve birbirlerini sevmek zorundadırlar’ diye bir yasa yapsa mesele hallolur mu? Sabahına herkes birbirini sevmeye mi başlar?”

Demirtaş, son yüz yılda yaşanan acılara değinerek, “Evet, Kürt ile Türk kardeştir, birbirlerini kardeş gibi, ana gibi, yar gibi sevmelidir. Fakat son yüz yılın hataları nedeniyle araya kan girdi, silah girdi, ayrımcılık girdi. Tamamı Türk ve Kürt analarının evladı olan 50 bin kardeşimiz Türkiye’nin her mezarlığında toprağın altına girdi, bazılarının mezarı bile yok.” dedi.

“DUYGULAR ONARILMADAN YASA KALICI OLMAZ”

Demirtaş, öfke, kırgınlık ve nefret duygularının giderilmesinin önemine dikkat çekti:

“Öfkeler, kızgınlıklar, kırgınlıklar, nefretler, intikam duyguları birikti, kardeşlerin arasına girdi. Bunları gidermek, yasımızı ve acımızı ortaklaştırmak, yaralarımızı karşılıklı sarmak, göz göze bakıp kardeşçe sarılmak, hüzün ve sevinç gözyaşlarını aynı anda dökmek yasadan çok daha öncelikli, yapıcı ve kalıcı olur.”

Demirtaş’a göre, bu duygusal temeller atıldıktan sonra yasalar kolaylıkla yapılabilir:

“Zaten bunları yaptıktan sonra yasayı yapmak çok kolaydır ve o iş artık sadece küçük bir detaydır.”

“NELER YAPILABİLİRDİ YA DA YAPILABİLİR?”

Demirtaş, somut adımların eksikliğini vurgulayarak, sürecin sadece dinleme toplantılarıyla sınırlı kalmasının hata olduğunu söyledi:

“Meclis Komisyonu aylarca ‘dinleme’ adı altında top çevirmek yerine şunları yapsaydı çok daha etkili olmaz mıydı? Hatta siyasi parti liderleri de bu etkinliklerde yer alsalardı sonuç çok daha yapıcı olmaz mıydı?” diyerek önerilerini sıraladı:

“Liderler ve komisyon üyeleri; Adnan Menderes’in, Alparslan Türkeş’in, Orhan Doğan’ın ve Mehmet Sincar’ın mezarlarını ziyaret edip oradan Anıtkabir’e gitselerdi. Konya’da Mevlana’yı, Doğubayazıt’ta Ehmedê Xanî’yi ziyaret etselerdi. Diyarbakır’da Amedspor ile Trabzonspor arasında bir kardeşlik maçı organize edilseydi. Karadeniz’den gelen misafirler Diyarbakırlıların evlerinde kalsaydı, aynı şekilde Vanspor ile Kayserispor arasında kardeşlik maçı düzenlenseydi. Milli Futbol Takımı bir maçını Diyarbakır’da oynasaydı, halk Milli Takım’a sahip çıksaydı. Edirne’den ve Hakkari’den yola çıkan gençler Anıtkabir’de buluşup kardeşlik bildirisi okusaydı. İzmir’den ve Kars’tan çıkan gençler Çanakkale’de buluşup bildiriyi Meclis’e sunsalardı. Kültür Bakanlığı, yedi bölgede kardeşlik konserleri düzenleseydi; TRT sanatçıları ve MKM sanatçıları aynı sahnede Türkçe ve Kürtçe türkü söyleselerdi. Milli Eğitim Bakanlığı, Kürtçe–Türkçe sözlük ve gramer kitabı bastırıp öğrencilere ücretsiz dağıtsaydı. Bursa Ulu Cami ve Diyarbakır Ulu Cami’de aynı anda Türkçe ve Kürtçe kardeşlik hutbeleri okunsaydı. Çatışmalarda evlatlarını kaybetmiş Türk ve Kürt analar, kol kola mezarlıkları ziyaret etselerdi ve akşamında Cumhurbaşkanı tarafından Beştepe’de ağırlansalardı.”

“KARDEŞLİK HUKUKU YÜREKLERDE YAPILMALIYDI”

Demirtaş, “Yazmaya devam etsem sayfalar yetmez ama derdimi anlatabilmişimdir umarım.” diyerek, kardeşliğin önce halkın bilincinde inşa edilmesi gerektiğini yineleyerek, “Yani kardeşliğin hukuku, yasaları önce yüreklerde yapılmalı ki geri kalan normatif adımlar atılırken, yasalar yapılırken yeni kırılmalar, ayrışmalar olmasın.” ifadelerini kullandı.

“SİYASİ GERİLİMLER VE OPERASYONLAR AYRIŞMAYI DERİNLEŞTİRDİ”

Demirtaş, son dönemde yaşanan siyasi gerginliklerin kardeşlik zeminine zarar verdiğini belirterek, “Bol bol dinleme yapıldı. Orada burada gereksiz sloganlar atıldı, televizyonlarda konuşanlar ağızlarının ayarını tutturamadılar; hakaretler, tehditler, şantajlar ekranlardan halkın üstüne boca edildi.” dedi.

Ayrıca muhalefete yönelik operasyonların toplumsal barışı zedelediğini belirtti:

“Yetmedi, muhalefete yönelik ve özellikle CHP’yi hedefe koyan ‘mutlak butlan, iptal, tutuklama, kayyım, casusluk, rüşvet’ operasyonlarıyla ayrışma iyice derinleştirildi. 30 yıllık hapis cezalarını bitirmiş siyasi mahpuslar, hasta mahpuslar bile cezaevinden çıkamadılar. Kayyım atanmış tek bir belediye bile halka iade edilmedi. Kürt–Türk kardeşliği pekiştirilmeden, üstüne Türk–Türk ayrışması eklendi.”

“BARIŞ VE KARDEŞLİK MUTLAKA KAZANACAK”

Demirtaş açıklamasını umut vurgusuyla tamamladı:

“Dost acı söyler, ben barışın ve kardeşliğin dostu olarak bunları 12 metrekarelik hücremden görüyor ve üzülüyorum. Hücredeki tek arkadaşım ve yerine kayyım atanarak altı yıldır suçsuz yere hapiste tutulan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanı Dr. Adnan Selçuk Mızraklı’ya ve onun dik duruşuna bakıp bu yazıyı yazarken umudumuzu koruyor, mücadele kararlılığımızı diri tutuyoruz. Biliyoruz, inanıyoruz ve çabalıyoruz. Barış ve kardeşlik mutlaka kazanacak.” dedi.

Kaynak: HABER MERKEZİ-T24