600 bin yıllık geçmişe sahip bu devasa gölün derinliklerinde sadece balıklar mı var? Uranyum yatakları, batık şehirler, gizemli yapılar ve hâlâ çözülemeyen "canavar" efsanesi... Bilim insanları gölün sır perdesini aralamaya çalışıyor. İşte Van Gölü’nün derinliklerinde yatan bilinmeyenler…

Türkiye’nin en büyük gölü olmasının yanı sıra, dünyanın en büyük sodalı gölü olan Van Gölü, yalnızca doğal güzelliğiyle değil, aynı zamanda jeolojik, tarihi ve efsanevi sırlarıyla da dikkat çekiyor. Van ve Bitlis illeri sınırları içinde yer alan göl, Nemrut Dağı’nın patlaması sonucu oluşan volkanik bir set gölü. Ancak uzmanlara göre bu göl, sadece su değil, tarihi, jeolojik ve biyolojik bir hazineyi de barındırıyor.

Gölün Derinliklerinde Yaşam Var mı?

Van Gölü’nün en derin noktası 451 metre. 2018 yılında Van İl Jandarma Komutanlığı Su Altı Timi’nin dalışları sırasında, gölün dibinde, 13 metre yükseklikteki bir mikrobiyalit yapının içinde yaşayan, siyah benekli sarı bir balık türü keşfedildi. Bilim insanlarının halen araştırdığı bu yeni tür, gölün derinliklerinde bilinmeyen bir ekosistem olabileceğine dair güçlü ipuçları veriyor. Göldeki diğer balık türü ise yalnızca burada yaşayan ve binlerce kişinin geçimini sağladığı inci kefali.

Milyar Dolarlık Uranyum Yatağı

Van Gölü’nün sırları sadece biyolojik değil, ekonomik potansiyeliyle de ilgi çekiyor. 2015 yılında yapılan bilimsel araştırmalara göre, göl tabanında yaklaşık 50 tonluk ve 7,5 milyar dolar değerinde uranyum rezervi bulunduğu tespit edildi. Bu keşif, gölün altında yalnızca jeolojik değil, aynı zamanda stratejik bir hazine de olabileceğini ortaya koydu.

Gölün Altında Bir Şehir mi Var?

Van Gölü’nün altında olabileceği öne sürülen bir diğer ilginç iddia ise batık şehir söylentileri. 2017’de Van Gölü’nün derinliklerinde yapılan dalışlarda, göl tabanında büyük taş yapılar ve duvar kalıntıları tespit edildi. Uzmanlar bu yapıların Urartu dönemine ait olabileceğini ifade ederken, bazıları bu kalıntıların tarihi bir yerleşim yeri olduğunu düşünüyor. Gölün sodalı ve koruyucu yapısı nedeniyle, bu yapıların binlerce yıldır bozulmadan kaldığı düşünülüyor.

Canavar Gerçek mi Efsane mi?

Van Gölü denince akla gelen bir başka gizem de, hiç şüphesiz Van Gölü Canavarı. İlk kez 1889’da kayıtlara geçen ve 1990’lı yıllarda yeniden gündeme gelen efsanevi yaratığın varlığı hâlâ tartışmalı. Kimi bölge halkı canavarı gördüğünü iddia ederken, bilimsel araştırmalar bugüne kadar somut bir bulguya rastlamadı. Ancak “canavar” söylentisinin, bölge turizmine dikkat çekmek için ortaya atıldığı da iddialar arasında.

Van ‘da Yabani Kuşların Evi Yandı
Van ‘da Yabani Kuşların Evi Yandı
İçeriği Görüntüle

600 Bin Yıllık Göl, 3 Metreden Fazla Yükseldi

Van Gölü, zaman içinde sadece jeolojik değil, iklimsel değişimlere de tanıklık etti. Son 100 yılda göl seviyesi 3 metreden fazla yükselerek birçok yerleşim yerini ve tarım alanını su altında bıraktı. Bilim insanları, bu yükselmelerin birkaç yıl öncesindeki yağışlarla bağlantılı olduğunu ve göle kar sularının geç ulaştığını belirtiyor.

Van Gölü’nün Geleceği Ne Olacak?

Jeomorfolojik çalışmalar, Doğu Toroslar’ın erozyona uğraması durumunda Van Gölü’nün sularının Dicle Nehri’ne akarak zamanla küçülebileceğini öngörüyor. Yani göl, binlerce yıl sonra bir tatlı su gölüne dönüşebilir ya da tamamen kuruyabilir.

Gölün Altındaki Sır Perdesi Hâlâ Aralanmadı

Gerek bilimsel bulgular gerekse halk anlatıları, Van Gölü’nün altının sırlarla dolu olduğunu gösteriyor. Mikrobiyalit yapılar, uranyum rezervleri, batık şehir kalıntıları ve efsanevi yaratık hikâyeleri, gölün altını keşfetmeyi adeta bir bilimsel serüvene dönüştürüyor.

Van Gölü’nün altında ne var? sorusunun cevabı hâlâ tam anlamıyla verilebilmiş değil. Ancak kesin olan şu: Bu eşsiz göl, hem doğal hem de kültürel miras olarak Türkiye’nin en değerli hazinelerinden biri olmayı sürdürüyor.

Muhabir: MERVE İŞLER