Sinir sistemini etkileyen kronik bir hastalık olan Multiple Skleroz (MS), dünyada 3 milyona yakın, Türkiye’de ise yaklaşık 80 bin kişiyi etkiledi. Her ne kadar MS hastalığı tam olarak tedavi edilemese de, son yıllarda hem tanı hem de tedavi sürecine dair umut verici gelişmeler yaşandı.

MS, bağışıklık sisteminin beyin ve omurilikteki sinirleri çevreleyen miyelin kılıfa zarar vermesiyle ortaya çıkıyor. Hastalığın belirtileri kişiden kişiye değişmekle birlikte, görme kaybı, kas güçsüzlüğü, yorgunluk, uyuşma, baş dönmesi, denge bozuklukları ve konuşma güçlükleri en sık görülen şikâyetler arasında yer aldı. Bu belirtiler kimi zaman gelip geçici olduğu için hastalar uzun süre farkında olmadan yaşamlarını sürdürebiliyor. Nöroloji uzmanları, özellikle bu tür belirtiler yaşayan kişilerin zaman kaybetmeden bir uzmana başvurması gerektiğini vurguladı. Uzmanlara göre erken teşhis, tedavinin başarısını önemli ölçüde etkiledi.

Van’da Beyaz Ekmek Kalkıyor Mu?
Van’da Beyaz Ekmek Kalkıyor Mu?
İçeriği Görüntüle

MS ve Epstein-Barr Virüsü Arasında Bağlantı

Harvard Üniversitesi’nin yürüttüğü geniş çaplı bir araştırmada, halk arasında “öpücük hastalığı” olarak bilinen Epstein-Barr virüsü (EBV) ile MS hastalığı arasında güçlü bir ilişki saptandı. 10 milyondan fazla kişi üzerinde yapılan çalışmada, EBV enfeksiyonu geçiren bireylerin MS'e yakalanma riskinin 32 kat arttığı belirlendi. Ancak uzmanlar, tek başına bu virüsün yeterli olmadığını; genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin de hastalığın gelişiminde etkili olduğunu belirtiyor.

Kadınlarda İki Kat Daha Fazla Görülüyor

MS hastalığı kadınlarda erkeklere kıyasla yaklaşık iki kat daha sık görülüyor. Nedenleri tam olarak bilinmese de, düşük D vitamini seviyesi, çocuklukta obezite, sigara kullanımı ve yoğun stres gibi çevresel faktörlerin riski artırdığı düşünülüyor. Hastalığın kalıtsal olmadığı, ancak yakın akrabalarda görülmesinin riski bir miktar artırabileceği ifade edildi.

Tedavi Seçenekleri Artıyor

MS'in kesin bir tedavisi bulunmasa da, bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlarla atakların sıklığı azaltılabiliyor. Son yıllarda enjeksiyon yerine ağızdan alınan (oral) ilaçların geliştirilmesi, tedavi sürecini hastalar açısından daha konforlu hale getiriyor. Uzmanlar, bu gelişmelerin hasta yaşam kalitesine önemli katkı sunduğunu belirtiyor.

Ayrıca, rejeneratif tıp alanında yürütülen çalışmalar da dikkat çekiyor. Bu alanda hedef, hasar gören sinirlerin onarılması ve kaybedilen işlevlerin geri kazandırılması. Görme kaybı veya uzuvlarda his azalması gibi sorunların gelecekte tedavi edilebilmesi için bilim dünyası umut verici adımlar atıyor.

Bağırsak Florası ve Stres Faktörü

Son dönem araştırmalarda, bağırsak mikrobiyotası ile MS arasındaki ilişki de gündeme geldi. Özellikle Münih’te yapılan bir çalışmada bazı bakteri türlerinin MS gelişiminde rol oynayabileceği ifade edildi. Stresin bağışıklık sistemi üzerindeki etkisi de göz ardı edilmiyor. MS’in bir otoimmün hastalık olması nedeniyle, yoğun stresin atak riskini artırabileceği, klinik gözlemlerle destekleniyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ