Türkiye'nin en büyük gölü olan Van Gölü'nde son yıllarda gözlemlenen su seviyesindeki düşüş, hem ekosistemi hem de insan sağlığını etkiliyor. Uzmanlar, çekilmenin temel nedenleri arasında iklim değişikliği, kuraklık ve tarımsal sulama faaliyetlerindeki artışı gösteriyor.

EKOSİSTEM OLUMSUZ ETKİLENİYOR

Van Gölü, dünyanın en büyük sodalı gölleri arasında yer alırken, Türkiye'deki tatlı su kaynakları açısından da kritik öneme sahip. Ancak özellikle 2019 yılından itibaren gölde su seviyesinde belirgin bir azalma yaşanıyor. Bu durum, göl çevresindeki canlı yaşamı doğrudan etkiliyor. Bölgeye özgü olan inci kefali başta olmak üzere birçok tür, habitat kaybı riskiyle karşı karşıya kalıyor.
A W535629 08

TOZ VE KİRLİLİK SAĞLIK RİSKLERİNİ ARTIRIYOR

Göl tabanının açığa çıkan bölümlerinde oluşan tozlu ve topraklı yüzeyler, rüzgâr yoluyla havaya karışarak solunum yolu hastalıklarına zemin hazırlayabiliyor. Bunun yanı sıra, su seviyesinin düşmesiyle geçmişte göl altında kalan atıklar ve sanayi kaynaklı kirlilik de yüzeye çıkıyor. Bu durum, çevresel riskleri artırıyor.

"CANLI YAŞAM TEHDİT ALTINDA"

Van'da Sahte Para Operasyonu
Van'da Sahte Para Operasyonu
İçeriği Görüntüle

Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Halk Sağlığı Uzmanı ve Search and Rescue Arama Kurtarma Acil Yardım (SARAKAY) Derneği Bitlis İl Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Cihan Önen, göldeki su kaybının geniş kapsamlı etkilerine dikkat çekti:

"Göldeki su kaybı, sadece ekolojik dengeyi değil aynı zamanda bölgedeki canlı yaşamını da tehdit etmektedir. Dünyanın en büyük sodalı göllerinden biri olan Van Gölü, aynı zamanda Türkiye'nin de en büyük gölüdür. Ancak son yıllarda gölde dikkat çekici ölçüde su çekilmeleri yaşanmaktadır. Özellikle 2019 yılından itibaren kıyıdan metrelerce uzaklaşan göl suyu, bölgedeki ekosistemi doğrudan etkilemektedir. Bu çekilmenin başlıca nedenleri arasında iklim değişikliği, kuraklık ve sulama faaliyetlerinin çeşitlenmesi sayılabilir. Gölde su kaybı, sadece ekolojik dengeyi değil aynı zamanda bölgedeki canlı yaşamını da tehdit etmektedir. Özellikle Van Gölü'ne özgü olan ve nesli korunmaya çalışılan inci kefali balığı başta olmak üzere birçok canlı türü bu süreçten olumsuz etkilenmektedir. Su çekilmesi, insan yaşamını da farklı boyutlarda etkilemektedir. Göl tabanında ortaya çıkan tozlu ve topraklı alanlar, rüzgârla birlikte havaya karışarak solunum yoluyla insan sağlığı üzerinde risk oluşturabilmektedir. Ayrıca göl suyunun azalmasıyla birlikte daha önce su altında kalan atıklar ve endüstriyel kirlilik de yüzeye çıkmakta, bu da çevresel sorunların boyutunu artırmaktadır. İklim değişikliğiyle mücadelede ise çeşitli yöntemler ön plana çıkmaktadır. Geniş alanlarda ağaçlandırma faaliyetleri, havanın nem dengesini koruyarak bu sürece katkı sağlayabilir. Bunun yanı sıra uluslararası örgütlerle yapılacak iş birlikleri, sürdürülebilir mücadele açısından kritik öneme sahiptir. Yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve halkın ortak çabalarıyla bu sorunların etkileri azaltılabilir."
A W535629 03

AĞAÇLANDIRMA VE ULUSLARASI İŞBİRLİĞİ

Uzmanlar, bölgedeki su kaybının azaltılması için geniş çaplı ağaçlandırma çalışmalarının önemine dikkat çekiyor. Ağaçlandırma, havadaki nem oranının korunmasına katkı sağlayarak göl çevresindeki iklimin dengelenmesine yardımcı olabilir. Ayrıca uluslararası çevre örgütleriyle yapılacak iş birliklerinin, sürdürülebilir çözümlerin geliştirilmesi açısından kritik rol oynayabileceği vurgulanıyor.

Kaynak: iha