Van Çev-Der Başkan Yardımcısı Arzu Dinçer, kentte yaşanan kuraklık tehlikesine karşı uyardı. Van Gölü’nde tarihi bir çekilme yaşandığını, su kaynaklarının israf edildiğini ve inci kefalinin yaşam alanlarının yok olma riskiyle karşı karşıya kaldığını belirtti.

Kuraklık, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de giderek büyüyen bir kriz haline geliyor. Özellikle iklim değişikliği, sanayileşme, yanlış su politikaları ve artan nüfus gibi faktörler; su kaynakları üzerinde ciddi baskı oluşturuyor. Bu baskının en fazla hissedildiği kentlerden biri ise Van. Son yıllarda Van’da hem yağış miktarları azaldı hem de suyun yanlış ve aşırı kullanımı yaygınlaştı. Van Gölü çevresindeki doğal ekosistemler tehdit altına girdi, küçük göletler kurudu, yeraltı su seviyeleri kritik eşiklerin altına düştü. Kuraklık, sadece içme suyu krizini değil; balık türlerinden tarıma, sazlıklardan hayvancılığa kadar tüm yaşamı tehdit ediyor. Van Çevre Tarihi Eserleri Koruma ve Geliştirme Derneği (Van Çev-Der) Başkan Yardımcısı Arzu Dinçer, yaşanan kuraklık krizine karşı çok önemli açıklamalarda bulundu.

SU KAYNAKLARI TEHDİT ALTINDA

Van Çev-Der Başkan Yardımcısı Arzu Dinçer, Van’ın ve çevresinin son yıllarda ciddi bir kuraklık sürecine girdiğini, bu durumun özellikle 2025 yılında daha net hissedildiğini ifade etti. Dinçer, suyun yalnızca sosyal değil aynı zamanda ekonomik ve ekolojik yaşamın da temel taşı olduğunu vurgulayarak, "Su tüm canlılar için vazgeçilmezdir. Ancak yanlış politikalarla, bilinçsiz kullanımla ve iklim değişikliğinin etkileriyle su kaynaklarımız her geçen gün tükeniyor" dedi.

Kuraklık

VAN GÖLÜ ÇEKİLİYOR, GÖLETLER KURUYOR

Van Gölü çevresinde son yıllarda gözlemlenen su çekilmesi, kent tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir seviyeye ulaştı. Dinçer, 2022 ve 2023 yıllarının aşırı kurak geçtiğini, 2024’teki kar yağışlarının su kaynaklarını bir nebze rahatlatsa da 2025’te yağışların yetersiz kaldığını belirtti. “Özellikle şubat ayında yağışlar geçen yıla kıyasla yüzde 60 azaldı. Van Gölü’ne dökülen akarsular, sadece su yolları değil aynı zamanda inci kefallerinin üreme alanlarıdır. Bu yıl debilerin dörtte bire düşmesi, bu tür için büyük bir tehlike" dedi.

İNCİ KEFALİ GÖÇÜ RİSK ALTINDA

Van Gölü’nde yaşayan ve yalnızca bu bölgede varlığını sürdüren inci kefali, her yıl akarsulara göç ederek üreme sürecini gerçekleştiriyor. Ancak suyun azalması nedeniyle bu göçlerin sekteye uğradığını belirten Dinçer, “2023 yılında tarımsal sulama nedeniyle Bendimahi Çayı Van Gölü’ne ulaşamadı. Bu nedenle inci kefali göçü yarım kaldı. Aynı felaketin bu yıl da yaşanmasını istemiyoruz. DSİ’nin göç döneminde akarsu yataklarında mutlaka yeterli su bırakması gerekiyor” uyarısında bulundu.

Arzu Abla Yeni-1

VAN’DA KİŞİ BAŞINA DÜŞEN SU MİKTARI %30’UN ALTINA DÜŞTÜ

Van’da Derede Erkek Cesedi Bulundu
Van’da Derede Erkek Cesedi Bulundu
İçeriği Görüntüle

Arzu Dinçer’in açıklamalarına göre Van, artık su fakiri şehirler arasında yer almaya başladı. Kentte kişi başına günlük düşen su miktarının 150 litreye kadar düştüğünü belirten Dinçer, bu oranın %30’un altına indiğini söyledi. Van’ın nüfusu 1 milyon 200 bini aşarken, yıllık toplam su kullanımı yaklaşık 60 milyon metreküp civarında. Tarım, hayvancılık ve sanayideki su ihtiyacının ise 2-3 katına çıkması bekleniyor.

SUYUN TİCARİ META HALİNE GELMESİNE TEPKİ

Dinçer, suyun yaşam hakkı olduğunu ve metalaştırılmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı. “Suyun özelleştirilmesi, piyasaya açılması ve ticari meta haline getirilmesi insan haklarının gaspıdır. Temiz ve içilebilir suya erişim tüm canlıların hakkıdır. Bu hakkı savunmak hepimizin görevidir” diye konuştu. Ayrıca yeraltı sularının bilinçsizce tüketilmesine, çarpık sanayileşmeye ve su israfına da dikkat çekerek bu yanlışların önüne geçilmesi gerektiğini ifade etti.

İMAR VE TARIMSAL YANLIŞLAR KRİZİ DERİNLEŞTİRİYOR

Van Gölü kıyılarının imara açılması, sulak alanların doldurulması ve sazlıkların yok edilmesi gibi müdahalelerin kuraklığı hızlandırdığını belirten Dinçer, “Doğaya karşı yapılan her yanlış adım, kuraklık krizini biraz daha derinleştiriyor. Su döngüsünü bozarsanız, doğa size geri döner. Bu anlayışla hareket etmeliyiz” dedi.

ORTAK MÜCADELE ÇAĞRISI

Dinçer, suyun korunması, doğru kullanımı ve ekolojik yaşamın sürdürülebilirliği için tüm birey ve kurumları ortak mücadeleye çağırdı. “Suyun kıymetini ancak onu kaybettiğimizde anlamayalım. Çevre dostu, sorumluluk sahibi herkes bu mücadelede yer almalı. Çünkü suyu kaybedersek yaşamı kaybederiz” dedi.

Editör: Büşra Tekin