Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) saatler kala Türkiye genelinde sınava hazırlanan binlerce öğrenciyi sınav öncesi stres ve kaygı sardı. Uzman Psikolog Hüseyin Erol, bu kritik süreçte adayların psikolojik olarak kendilerini rahatlatmaları ve zihinsel yüklerini hafifletmeleri gerektiğini vurguluyor. Sınava girerken başarılı olmanın yalnızca akademik bilgiye değil, aynı zamanda zihinsel denge ve doğru alışkanlıklara bağlı olduğu hatırlatılıyor.
Psikolog Hüseyin Erol’a göre, sınavdan önceki son günlerde artık ders çalışmak yerine, öğrencilerin kendilerini rahatlatacak etkinliklere yönelmesi gerekiyor. Son dakikada yapılan tekrarların kaygıyı artırabileceği, hatta bilgiye olan güveni sarsabileceği belirtiliyor. Bu nedenle adayların ders materyallerinden uzaklaşıp daha çok kendilerini iyi hissettiren, sakinleştirici aktivitelere yönelmesi öneriliyor.
EROL: “ÖĞRENCİLER BU SAATTEN SONRA ARTIK DERS ÇALIŞMAMALI”
Sınava girecek öğrencilerin artık son saatlere yaklaştığını ve kesinlikle tekrar yapmak yerine aileleriyle vakit geçirmesi gerektiğini belirten Uzman psikolog Hüseyin Erol: “Sınav için bütün öğrenciler artık son saatleri diyebiliriz. Öğrenciler bu saat itibarıyla artık ders çalışmanın sağlıklı olmayacağı aksine ders çalışmak stres seviyesini ve baş edemeyecekleri kaygılara sebebiyet verecek. Haliyle şu an artık ders çalışmayı, genel tekrarı ya da sınava dair not ya da bilgi anlamındaki paylaşımlara artık son vermeliler. Çünkü son saatlere çalışarak girmek beynin daha çok olumsuz tetiklenmesine ve bazen ben yapamayacağım ya da ben anlamadım gibi sorunlar yaşamalarına sebebiyet verir. Bunun da temel nedeni birey sınava yaklaştıkça bu tedirginlik durumu hiçbir şey bilmediğini ya da hatırlamadığını kendisine hissettirir. Ama bu geçici bir durumdur. Yani bu bir şeyi bilmiyorum ve aklıma gelmiyor durumu geçicidir. Sınav anında depoladıkları bilgiler karşılarına çıkacak ve o bilgiyi kullanabilecekler. Bu yüzden şu an bir şeyi bilmiyorum ya da unuttum. Mekanizması gerçekçi değil. Sadece sınava yakınlaştıkça kaygının yarattığı bir aldatma durumudur” dedi.
“SINAVA GİRECEK ÖĞRENCİLER AĞIR ŞEYLER TÜKETMEMELİ”
Öğrencilerin sınava girmeden önce yediklerine dikkat etmesi gerektiğini söyleyen Psikolog Erol “Bugün özellikle yeme içmeye dikkat etmeliler. Asitli ya da kafein içerikli içeceklerden uzak, ağır yağlı ya da çok yüksek kalorili gıdalardan uzak durmalılar. Çünkü bunlar da bireyin sınav esnasında kaygılanmasına sebep olabilir. Sabah özellikle sınava gitmeden önce iyi bir kahvaltı yapmalı. Sıvı tüketimine dikkat etmeli. Çokça sıvı almamalı. Yanına bir su alabilir ama kahvaltıda çokça sıvı tüketmemeli. Beyin ağırlıklı bir kahvaltıyı tüketebilir. Fiziksel sorunlarla baş edememek de kaygıyı tetikleyebilir. Yani yeme içme çok önemli. Ha psikolojik olarak da sınavın sağlıklı geçmesi üzerinde önemli olan diğer fonksiyon ise uyku. Özellikle akşam 10 gibi uyumaları, sabah 8'de uyanmaları çok daha sağlıklı olur. Hem zihin dinlenmiş olur. Son saatler itibariyle telefon, sosyal medya, ekran bunlara da ara vermeliler ta ki sınavdan sonra kadar” ifadelerini kullandı.
“AİLELER ÖĞRENCİLERE BASKI YAPMAMALI”
Psikolog Erol: “Öğrencilerin daha çok dışarıda vakit geçirmeli, aile üyeleriyle vakit geçirmeleri, sınavın değil de işte anın tadını çıkarmaya özen göstermeliler. Aileler de bu konuda sınav nasıl geçecek, sınavda ne yapacaksın gibi, sınavı hatırlatıcı durumlardan uzak durmalılar. Çünkü bu bireyin bir yıldır ya da daha fazla süredir çalıştığı emeğinin sonucunu alıp almama konusunda bireyde kaygı oluşur. Bir diğeri ise özellikle sınav esnasında Çalışan öğrenciler ya da kendisinden beklentisi olan öğrenciler bir kaygı hissedebilirler. Yoğun bir kaygı hissedeceklerdir hatta. Bu çok doğaldır. Çünkü uzun süredir çalışıyorlar ve emeğinin bir karşılığı olacak mı olmayacak mı? Bunun sorgulamasını yaparlar. Ben kazanmalıyım ya da ben iyi puan almalıyım söylemleriyle değil, ben yapacağıma inanıyorum. Başaracağıma inanıyorum. Sözcükleriyle yaklaşırlarsa çok daha verimli bir sınav atlatırlar. Çünkü yapmalıyım, üstesinden gelmeliyim gibi cümleler bireyde bir zorunluluk hali uyandırır ve bu zorunluluk beyindeki kaygı reseptörlerini harekete geçirir. Bu da bireyin daha çok zorunluluk duygusuyla yapma fonksiyonlarını harekete geçireceğinden daha çok başarısızlık getirir ve sınav esnasında baş edemeyeceği bir kaygı oluşturur” diye konuştu.
“ÖĞRENCİLER SINAV ESNASINDA STRES OLDUKLARINDA NEFES EGZERSİZİ YAPMALIDIR”
“Özellikle burunla hafif derin bir nefes alıp yavaş ağızla yavaş bir şekilde o nefesi vermek. Hatta 4'e kadar sayabilir, 5'e kadar sayıp nefes verebilir. Sınavın her 20 dakika ya da 30 dakikasında bir bu denli molalar verebilir. İşte burunla derin bir nefes alıp ağızla yavaşça vermek ve bunu yaparken de sınav güzel geçecek. Yapacağıma inanıyorum. Üstesinden geleceğim. Emeklerimin karşılığını alacağım gibi. Olumlamalar yapmak da bireyin bilgi motivasyonunu arttırır ve gerçekten de yapılan çalışmalar şunu gösteriyor. Olumlu düşünen, olumlu yaklaşanların başarı düzeyinin arttığını görüyoruz. Bu tarz çalışmalar yapabilmeli” şeklinde konuştu.