Eski Vanlı Bakandan Çarpıcı Silah Bırakma Açıklaması
Eski Bakan Hüseyin Çelik, PKK'nın Süleymaniye kırsalında gerçekleştirdiği "silah bırakma" törenini olumlu karşıladı. Türkiye'nin bu tarihi fırsatı kaçırmaması gerektiğini vurgulayan Çelik, barışın ancak demokrasi ve hukukla sağlanabileceğini ifade etti.
SİLAH BIRAKMA TÖRENİYLE İLGİLİ DİKKAT ÇEKEN AÇIKLAMA
Eski Milli Eğitim Bakanı ve Van Milletvekili Hüseyin Çelik, Süleymaniye’nin Dukan ilçesi kırsalında bulunan Şikefta Caseneyê (Casene Mağarası) bölgesinde PKK tarafından yapılan “silah bırakma” törenine ilişkin kapsamlı bir değerlendirmede bulundu. Çelik, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada bu adımı “ülkenin kronikleşmiş yaralarından birinin iyileştirilmesi” açısından anlamlı bulduğunu belirtti.
“TOPLUMSAL HUZUR İÇİN ARTIK AKIL VE VİCDANLA HAREKET EDİLMELİ”
Açıklamasında barışa olan inancını vurgulayan Hüseyin Çelik, şu ifadelere yer verdi:
“Bugün Süleymaniye’nin Dukan ilçesi kırsalında yer alan Şikefta Caseneyê (Casene Mağarası) bölgesinde, PKK tarafından 'silah bırakma' sürecine dair sembolik bir tören gerçekleştirilmiştir. Bu adım, kamuoyuna ‘Barış ve Demokratik Toplum Grubu’ ismiyle yansımış ve mücadelenin demokratik zeminde sürdürüleceği ifade edilmiştir.
Bu gelişmeyi hem bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı hem de bir bölgenin bir insanı olarak, ülkemizin kronikleşmiş yaralarından birinin iyileştirilmesi yönünde anlamlı ve olumlu bir adım olarak görüyorum. Türkiye’de uzun yıllar boyunca canlarımıza, kaynaklarımıza ve toplumsal huzurumuza mal olan bu meseleye artık akıl, vicdan ve sorumlulukla yaklaşmanın zamanıdır.”
“BU SADECE BİR PARTİNİN YA DA KİŞİNİN MESELESİ DEĞİLDİR”
Çelik, meselenin bireysel veya partisel düzeyde ele alınamayacak kadar geniş ve toplumu ilgilendiren bir konu olduğunun altını çizdi:
“Her iki tarafın da hafızasında acı hatıralar vardır. Ancak geleceğimizi geçmişin yüküne mahkûm edemeyiz. Hayallerimizi, umutlarımızı ve ortak yaşama irademizi, hatıralarımızın önüne koymalıyız. Unutmamalıyız ki, bu mesele ne sadece DEM Parti’nin meselesidir ne Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsi sorumluluğundadır, ne de herhangi bir siyasi aktörün inisiyatifine bırakılacak kadar dar bir zemindedir. Bu tüm Türkiye’nin meselesidir.”
“DEMOKRASİ VE HUKUK SÜRECİN TEMİNATIDIR”
Açıklamasının devamında toplumsal desteğin önemine dikkat çeken Hüseyin Çelik, sürecin rehavetle değil, kararlılıkla yürütülmesi gerektiğini ifade etti:
“Toplum olarak bizlere düşen görev, ‘her şey halloldu’ gibi rehavete kapılmadan, sürecin kalıcı hale gelmesi için demokratik ve hukuki zeminin güçlendirilmesine katkı sağlamaktır. Bu noktada özellikle, ötekileştirici, dışlayıcı ve düşmanlaştırıcı dilden uzak durmak elzemdir. Söylemimizi, çözüm odaklı ve kuşatıcı bir anlayışla yeniden inşa etmeliyiz.”
“TÜRKİYE ÇOĞULCU VE DEMOKRATİK BİR HUKUK DEVLETİ OLMALI”
Barışın sadece silahların susmasıyla değil, yapısal ve hukuki dönüşümlerle mümkün olacağını belirten Çelik, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu sürecin sağlıklı yürüyebilmesi için hem yasal hem anayasal düzlemde gerekli adımların atılması büyük önem arz etmektedir. Türkiye, herkesin etnik kökenine, diline, inancına ve yaşam biçimine saygı duyduğu çoğulcu ve demokratik bir hukuk devleti olmak zorundadır. Gerçek anlamda barış, hukukla, demokrasiyle ve karşılıklı empatiyle mümkündür.
Türkiye’nin bugün ihtiyaç duyduğu şey, daha fazla otoriterlik değil; daha fazla demokrasi, daha güçlü hukuk, daha köklü toplumsal uzlaşmadır.”
“KALICI BARIŞ İÇİN CESARETLE SORUMLULUK ÜSTLENİLMELİ”
Hüseyin Çelik, açıklamasını barış sürecine katkı sunan kişi ve kurumlara teşekkür ederek tamamladı:
“Bu süreçte cesaretle sorumluluk üstlenen tüm kişi ve kurumlara şahsım ve ülkem adına teşekkür ediyorum. Umuyorum ki bu adım, kalıcı ve onarıcı bir barış sürecinin başlangıcı olur.”
.