TMMOB Şehir Plancıları Odası Van İl Temsilcisi Ferhat Kayalık, Van’ın deprem riski, mevcut şehir planı, kentsel dönüşüm politikaları ve afetlere hazırlık düzeyi üzerine kapsamlı bir değerlendirme yaptı. Kayalık, "Afetler doğa kaynaklı değil, insan eliyle büyüyen toplumsal sorunlardır” diyerek Van için bilimsel planlama çağrısı yaptı.
Van, tarih boyunca birçok yıkıcı depremin yarattığı acıları hafızasında taşırken, TMMOB Şehir Plancıları Odası Van İl Temsilcisi Ferhat Kayalık, kentin depremselliği, mevcut planlama eksiklikleri ve afetlere hazırlık konularında önemli değerlendirmelerde bulundu. Kayalık, “Afetler doğa kaynaklı değil, insan eliyle büyüyen toplumsal sorunlardır” diyerek, Van’ın afet dirençli bir kent haline gelebilmesi için bilimsel planlama ve kurumsal iş birliği çağrısı yaptı. Kayalık, ayrıca Van’ın tarih boyunca yaşadığı depremlerden yeterli derslerin çıkarılmadığını vurguladı.
“VAN TARİH BOYUNCA BİRÇOK YIKICI DEPREME TANIKLIK ETTİ”
Van’ın tarihi boyunca çok sayıda yıkıcı deprem yaşadığını söyleyen Kayalık, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Van, tarih boyunca birçok yıkıcı depreme tanıklık etmiş bir kenttir. 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarihlerinde yaşanan depremler, sadece binlerce yapının yıkılmasına değil, yüzlerce insanın yaşamını yitirmesine ve on binlercesinin evsiz kalmasına neden olmuştur.
Öncelikle, 2011 Van Depremi’nde ve 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerde yaşamını yitiren yurttaşlarımızı saygı ve rahmetle anıyoruz. Bu kayıplar, bizlere bir kez daha afetlerin doğa kaynaklı değil, insan eliyle büyüyen birer toplumsal sorun olduğunu göstermiştir.
Afetler, ancak bilimsel planlama, güçlü yerel yönetim kapasitesi ve toplumun her kesiminde oluşturulacak afet bilinci ile önlenebilir veya etkileri en aza indirilebilir.”
“VAN’IN MEVCUT PLANLARI AFET RİSKLERİNİ AZALTMA YÖNÜNDE YETERSİZ”
Kayalık, kentin planlama yapısının afet risklerini azaltma yönünde henüz istenen düzeye ulaşmadığını vurgulayarak, “Van’ın mevcut şehir planı, olası bir depremin etkilerini azaltacak nitelikte değildir. 2011 depremi sonrasında plan kararları gözden geçirilmiş olsa da, mikrobölgeleme etütleri, zemin sınıfları, sıvılaşma riski ve fay hatlarına ilişkin plan kararlarının entegrasyonu kısıtlı kalmıştır. Kentsel planlar daha çok nüfus artışı ve imar baskısı üzerine kurgulanmış; afet risk azaltımı planlama sürecinin merkezine yeterince taşınamamıştır.” dedi.
“KENTSEL DÖNÜŞÜM HIZLA YAPILDI AMA BÜTÜNCÜL PLANLAMA EKSİK KALDI”
Deprem sonrası yapılan yeniden imar çalışmalarını da değerlendiren Kayalık, hızlı konut üretiminin uzun vadeli planlama ilkeleriyle tam uyumlu olmadığını belirterek,
“Deprem sonrası dönemde, konut ihtiyacını hızla karşılamak amacıyla merkezi yönetim eliyle gerçekleştirilen konut üretimi kısa vadede barınma sorununu çözmüş olsa da, uzun vadeli planlama açısından bazı eksiklikler doğurmuştur. Yer seçimi, ulaşım bütünlüğü, sosyal donatı dengesi ve ekonomik sürdürülebilirlik açısından planlama ilkeleriyle tam uyum sağlanamamıştır. Bu süreçte yerinde dönüşüm yerine, kent merkezinden çevreye doğru bir yer değiştirme ve parçalı kentsel gelişme meydana gelmiştir.
Bugün Van’da yapılması gereken, geçmişteki bu deneyimlerden ders alarak planlama bütünlüğü içinde afet risk azaltımına öncelik veren yeni bir dönüşüm politikası inşa etmektir.” İfadelerini kullandı.
“ZEMİN YAPISI DİKKATE ALINMADAN YAPILAN PLANLAMA BÜYÜK RİSK TAŞIR”
Kayalık, Van’ın zemin özelliklerine dikkat çekerek, planlama süreçlerinde bilimsel verilerin kullanılmasının zorunlu olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“Van Havzası’nın büyük bölümü alüvyon zemin yapısına sahiptir. Yeraltı su seviyesi yüksek, zemin büyütmesi ve sıvılaşma riski oldukça fazladır.
Bu nedenle yapılacak her planlama çalışmasında mikrobölgeleme etütlerinin tamamlanması ve bu verilerin imar planlarına doğrudan işlenmesi gerekmektedir.
İpekyolu, Tuşba ve Edremit ilçeleri için yapılacak zemin sınıflandırması, yapı yoğunluklarını, yükseklik sınırlarını ve fonksiyon dağılımlarını doğrudan belirleyecek bir ölçüt olmalıdır.
Aksi halde, planlar kâğıt üzerinde doğru görünse bile yer seçimi hataları büyük riskler doğurabilir.”
“VAN HENÜZ AFETLERE TAM ANLAMIYLA HAZIR BİR KENT DEĞİL”
Kayalık, 2011’den bu yana önemli kazanımlar elde edilmesine rağmen Van’ın hâlâ afetlere tam anlamıyla hazırlıklı olmadığını söyleyerek, “Van, 2011’den bu yana önemli kazanımlar elde etmiş olsa da, henüz kentsel ölçekte afetlere tam olarak hazırlıklı bir kent değildir.
Bu hazırlık sadece binaların dayanıklılığıyla değil, ulaşım ağlarının sürekliliği, afet toplanma alanlarının erişilebilirliği, açık alan sisteminin planlanması, kritik tesislerin konumu ve koordinasyon kapasitesi ile ilgilidir. Bu bağlamda, Van Büyükşehir Belediyesi tarafından geçtiğimiz yıl hayata geçirilen Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM), kent açısından son derece önemli bir adımdır. AKOM’un kuruluşu, kriz anında koordinasyonun tek merkezden yürütülmesini, kurumlar arası veri paylaşımını ve afet sonrası müdahale hızının artırılmasını sağlayacaktır. Böyle bir yapıyı Van’a kazandıran yerel yönetime teşekkür ediyoruz. Ancak, bu merkezin etkinliği için planlama verileriyle entegre bir şekilde çalışması, yapı stoku envanteri ve risk haritalarının sürekli güncellenmesi gerekmektedir.” Dedi.
“YAPI STOKU ENVANTERİ, İRAP VE AFET DİRENÇLİ KENT VİZYONU BİRLİKTE YÜRÜTÜLMELİ”
“Van’ın afetlere karşı dirençli bir kent haline gelebilmesi için mevcut yapı stokunun detaylı biçimde analiz edilmesi zorunludur” diyen Kayalık, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu analiz; her binanın yaşı, taşıyıcı sistem türü, kat adedi, kullanım amacı, zemin sınıfı ve olası performans düzeyini içermelidir. Bu veriler, İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) ile ilişkilendirilerek öncelikli müdahale bölgeleri ve kentsel dönüşüm alanları bilimsel olarak belirlenmelidir. Kentsel dönüşüm, yalnızca bina yenileme değil, zemin-yapı-ulaşım ve sosyal altyapı bütünlüğünü yeniden kurma süreci olmalıdır.”
“KAHRAMANMARAŞ DEPREMLERİ ÖNEMLİ BİR UYARI NİTELİĞİNDE”
6 Şubat 2023’te yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerin, tüm Türkiye için olduğu kadar Van için de önemli dersler içerdiğini belirten Kayalık, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Kahramanmaraş merkezli depremler, ülkemizde planlamadan bağımsız yürütülen yapılaşmanın nasıl büyük yıkımlara yol açtığını açıkça göstermiştir.
Bu büyük felaket, Van dahil tüm yerel yönetimler için önemli dersler barındırmaktadır: Afet yönetimi yalnızca kriz anında değil, afet öncesi planlama, altyapı yatırımları, risk analizleri ve bilinçlendirme faaliyetleriyle başlar. Bu nedenle, yerel yönetimlerin planlama birimlerinin, AFAD, üniversiteler ve meslek odalarıyla birlikte çalışarak Afet Dirençli Kent vizyonunu somut adımlarla hayata geçirmesi gerekmektedir.”
“TOPLUMSAL DAYANIŞMA, AFET ANINDA EN GÜÇLÜ KORUYUCU MEKANİZMADIR”
Ferhat Kayalık, afet bilincinin toplumun her kesiminde oluşturulması gerektiğini vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:
“Bir kentin dirençli hale gelmesi sadece teknik planlama ile değil, toplumun her bireyinin afet bilinci kazanmasıyla mümkündür.
Bu bilinç küçük yaşlardan itibaren eğitim müfredatına dahil edilmeli, okullarda, mahallelerde ve kamu kurumlarında düzenli farkındalık çalışmaları yürütülmelidir.
Toplumsal dayanışma kültürü, afet anında en güçlü koruyucu mekanizmadır.
Bizler Şehir Plancıları Odası olarak, Van’ın geleceğini bilim, planlama, katılımcılık ve dirençlilik ilkeleri üzerine inşa etmek gerektiğine inanıyoruz.”
“VAN’IN GELECEĞİNİ BİLİMSEL PLANLAMA İLE GÜVENCE ALTINA ALMALIYIZ”
Ferhat Kayalık, açıklamasının sonunda Van’ın geleceği için bilimsel planlama ve kurumlar arası iş birliği çağrısı yaparak, “Van’ın geleceğini güvence altına almanın yolu, bilimsel planlama ve kurumlar arası iş birliği ile mümkündür. Yapı stoku envanteri, mikrobölgeleme etütleri, İRAP eylemleri ve AKOM’un koordinasyon gücü bir bütün olarak işletildiğinde, Van afetlere karşı dirençli bir kent haline gelebilecektir. Biz TMMOB Şehir Plancıları Odası Van İl Temsilciliği olarak, bu süreçte üzerimize düşen tüm sorumluluğu almaya, bilimsel ve kamusal katkı sunmaya devam edeceğiz.” dedi.