Terörsüz Türkiye: Umut ve Dayanışmanın Yeni Evresi

Türkiye, uzun yıllardır karşı karşıya olduğu terör tehdidini sadece güvenlik boyutunda değil; kültürel, toplumsal ve siyasal alanlarda da aşma iradesiyle yeni bir döneme girdi. 15 Temmuz sonrası milletin iradesiyle bozulan karanlık planlar, bugün yerini “terörsüz bir gelecek” vizyonuna bırakıyor.

Bu vizyon, yalnızca silahlı unsurları etkisiz hale getirmek değil; milletin birliğini hedef alan psikolojik ve ideolojik saldırılara karşı ortak bilinç inşa etmektir. Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sünni ve diğer tüm unsurların aynı çatı altında kardeşçe yaşama iradesi, bu sürecin temel taşıdır.

Bu hafta önemli bir adım atıldı. TBMM’de kurulan Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, farklı toplumsal kesimlerin sesini meclis çatısı altında buluşturacak. Böylece Türk siyaseti bir önyargıyı daha kırdı; meselelerini demokratik zeminde konuşarak çözme yönünde değerli bir eşik aşıldı.

Terörün beslendiği en önemli kaynaklar, bastırılmış kimlikler, yok sayılan kültürel hafıza ve zedelenen adalet duygusudur. Bu nedenle “Terörsüz Türkiye” hedefi, güvenliğin ötesinde bir kültürel ve toplumsal diriliş projesidir.

Kalıcı barış, ancak milletin kendi kökleriyle barışması, devletin adaleti öncelemesi ve herkesin hak ettiği gibi yaşadığı bir düzenle mümkün olacaktır. Türkiye, gücün değil adaletin; korkunun değil umudun merkezi olma yolunda kararlılıkla ilerliyor.Terörsüz Türkiye” vizyonu, silahların susmasıyla değil; milletin kendi kökleriyle barışmasıyla, devletin adaleti öncelemesiyle ve herkesin hak ettiği gibi yaşadığı bir düzenle kalıcı hale gelecektir.

Hiç kimsenin şüphesi olmasın: Bu ülke, sadece terörü değil; terörü mümkün kılan yapay kutuplaşmaları, bastırılmış kimlikleri ve ithal ideolojileri de aşacaktır. Böylece Türkiye, insanlık için gücün değil; adaletin, korkunun değil; ümidin merkezi olacaktır.