Van’da yaşanan ilaç yokluğu özellikle çocuk, kanser, kalp-damar ve kronik hastalık gruplarında ciddi boyutlara ulaştı. Serbest eczacı ve Van-Bitlis-Hakkari Eczacı Odası 2. Başkanı Sabriye Şen, “Reçeteyi gören hasta ilacı almak için eczaneye geliyor ama biz ilacın olmadığını söylemek zorunda kalıyoruz. Bu sistem artık işlemez durumda” dedi.
Türkiye’de ilaç krizi ilk olarak 2022 yılının son çeyreğinde belirginleşti. Pandemi sonrası tedarik zincirindeki bozulmalar, artan üretim maliyetleri ve döviz kuru kaynaklı fiyatlandırma sorunlarıyla birleşerek piyasadaki ilaç bulunurluğunu azalttı. Özellikle çocuk şurupları, antidepresanlar, onkoloji ilaçları ve tansiyon gibi kronik hastalık gruplarına ait ürünlerde ciddi erişim problemleri yaşandı.
İlaç Fiyat Kararnamesi'nde kullanılan sabit Euro kuru, piyasa kuruyla arasında büyük fark olması nedeniyle üreticilerin üretimden çekilmesine ya da sınırlı üretim yapmasına yol açtı. Türk Eczacıları Birliği ve yerel eczacı odaları defalarca eylem ve açıklama yaparak bu duruma dikkat çekti. Ancak krize kalıcı bir çözüm getirilmediği için yerel düzeyde özellikle Van, Hakkâri, Bitlis gibi bölgelerde ilaç yokluğu daha ağır yaşanıyor.
Tedarik Sorunu Var
İlaç Fiyat Kararnamesi'ne göre, beşeri tıbbi ürünlerin fiyatlandırılmasında kullanılan 1 avro değeri, 2024 Ekim ayında %23,5 artırılarak 21,6721 TL olarak belirlendi . Ancak, güncel döviz kurlarının bu değerin oldukça üzerinde olması, ilaç üreticilerinin ve ithalatçılarının maliyetlerini karşılamada zorluk yaşamasına neden oluyor. Bu durum, özellikle ithal ilaçların temininde sıkıntılara yol açıyor. Sağlık Bakanlığı'nın yaptığı düzenlemeyle eczacıların kar baremleri, ilaç fiyat artışlarına paralel olarak güncellenecek. Ancak, eczacılar bu düzenlemenin yeterli olmadığını ve ilaç tedarik zincirindeki sorunların devam ettiğini belirtiyor
“Yokluk Zinciri Genişliyor, Alternatif Bile Üretemiyoruz”
Türkiye genelinde yaşanan ilaç krizi, Van’da daha derin hissediliyor. Özellikle çocuk hastalıklarında kullanılan antibiyotikler, dikkat eksikliği ilaçları, kanser tedavilerinde kullanılan hayati ilaçlar ve kalp-damar ilaçları piyasada ya hiç bulunamıyor ya da çok sınırlı sayıda geliyor. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Serbest eczacı ve Van-Bitlis-Hakkari Eczacı Odası 2. Başkanı Sabriye Şen, ilaca erişimin artık şansa kaldığını söylüyor.
“Çocuk hastalıkları, onkoloji, kardiyoloji gibi alanlarda ciddi bir ilaç krizi var. Bazı ilaçlar haftalarca, hatta aylarca gelmiyor. Kanser hastaları için bu durum ölümcül sonuçlar doğurabilir. Alternatif ilaç da yok. Yerine koyacak başka bir ürün bulamıyoruz. Durum her geçen gün daha da kötüleşiyor.”
“Doktor Yazıyor, Ama Biz Karşılayamıyoruz”
Şen, eczacıların en büyük sıkıntılarından birinin hastaya ‘ilaç yok’ demek zorunda kalmak olduğunu vurguluyor. Reçetede yazan ilacı eczanede veremediklerinde, hastanın tekrar hastaneye yönlendirilmesinin büyük mağduriyetlere neden olduğunu belirtiyor.
“Muadil (eşdeğer) ilaç yoksa biz reçeteye müdahale edemiyoruz. Reçetede yazan ilaç gelmediyse, hastayı yeniden doktora gönderiyoruz. Poliklinikler zaten dolup taşıyor. Bu hem hasta hem sağlık sistemi için büyük bir eziyet. İnsanlar saatlerce sıra bekliyor ama sonunda elleri boş dönüyor.”
“Van’da Eczacılık, WhatsApp Gruplarında İlaç Aramakla Geçiyor”
İlaç temininde yaşanan sıkıntılar eczacıları da çaresiz bırakıyor. Van’daki sınırlı depo ve kısıtlı sevkiyat nedeniyle ilaç temin süreci artık tamamen kişisel çabaya kalmış durumda. Sabriye Şen, eczacıların kendi aralarında WhatsApp grupları kurarak birbirlerinden ilaç aradığını ifade ediyor:
“Van’da sadece iki ilaç deposu var ve bu depolara da sınırlı sayıda ilaç geliyor. Öncelik büyükşehirlerdeki eczanelerde oluyor. Biz de aramızda WhatsApp grupları kurduk. Bir eczacıda bulunmayan ilacı, başka bir eczacıdan rica ediyoruz. Bu şekilde hastalara yardımcı olmaya çalışıyoruz ama bu geçici bir çözüm.”
“Hastalar Artık Tanıdıklarını Devreye Sokuyor”
Van’daki hastalar ise çareyi büyük şehirlerde arıyor. Yerel eczanelerde bulamadıkları ilaçları, Ankara, İstanbul gibi büyükşehirlerde yaşayan tanıdıkları üzerinden temin etmeye çalışıyorlar. Ancak bu da her zaman mümkün olmuyor. Şen, ilacın bireyin hakkı olduğunu ama bu hakkın artık ‘torpil’le ulaşılır hale geldiğini söylüyor:
“Vanlı hastalar, İstanbul'da, Ankara'da bir tanıdık bulursa ilaç temin edebiliyor. Bu bir hak, bir ayrıcalık değil. İlaca ulaşmak tanıdık aracılığıyla değil, devletin sistemiyle olmalı. Bu durum sağlık hakkının eşit ve erişilebilir olmaktan çıktığını gösteriyor.”
İlaç Krizinin Temel Nedeni: Döviz Kuruna Endeksli Kararname Güncellenmiyor
Sabriye Şen'e göre krizin temelinde ekonomik politikalar yatıyor. İlaç Fiyat Kararnamesi’nin döviz kuruna göre güncellenmemesi, üreticilerin zarar ettiği gerekçesiyle ilaç üretimini azaltmasına ya da durdurmasına neden oluyor. Bu da eczane raflarının boş kalmasına yol açıyor.
“Euro piyasada 40 lirayı aşmış durumda ama İlaç Fiyat Kararnamesi’nde kullanılan sabit Euro kuru hâlâ 21 lira. Firmalar bu nedenle zararına ilaç üretmek istemiyor. Bu sürdürülebilir bir durum değil. İlaç üreticisi üretmiyor, eczacı ilaç temin edemiyor, hasta mağdur oluyor.”
“Sağlık Bütçesi Gözden Geçirilmeli, Acil Reform Şart”
Eczacılar uzun süredir bu krize dikkat çekmek için mitingler, açıklamalar, resmi temaslar yapıyor. Ancak Sabriye Şen, hükümetin somut bir adım atmamasından şikayetçi. Krizin çözümü için sağlık bütçesinin acilen revize edilmesi gerektiğini söylüyor.
“Sağlığa ayrılan bütçeyi gerçekçi rakamlarla ve adil biçimde düzenlerlerse bu kriz biter. Eczacılar olarak sesimizi duyurmaya çalışıyoruz ama görünen o ki henüz ciddiye alınmıyoruz. Bu artık sadece bizim değil, tüm toplumun sorunu. Özellikle dar gelirli hastalar ilaca ulaşamıyor, çocuklar, yaşlılar, kronik hastalar kaderine terk ediliyor.”
Eczane teknikeri Ömer Özgür, yaşanan krizin boyutunu şu sözlerle anlatıyor:
“Kanser ilaçları neredeyse hiç yok. Çocuklarda dikkat bozukluğu için verilen ilaçlara da ulaşmak imkânsız hale geldi. Hastalar eczaneye geliyor ama elimizde yok. Bulamıyoruz. Bulunsa da fiyat farkı çok yüksek.”
SGK Karşılamıyor, Fatura Hastaya Çıkıyor
SGK’nın ilaçlara verdiği katkı payının yetersiz olduğunu belirten Özgür, hastaların büyük bir kısmının fiyat farkını ödeyemediğini, bu nedenle tedavilerinin aksadığını ifade ediyor.
“SGK artık ilaçların yüzde 20’sini bile karşılamıyor. Örneğin Karpol isimli bir ilaç 160 lira ama SGK sadece 40 lirasını karşılıyor. Geri kalan 120 lirayı hasta ödemek zorunda kalıyor. Bu da çoğu hasta için büyük bir yük.”
Firmalarla Anlaşmazlık, Hayati İlaçlara Engel
İlaç firmaları ile SGK arasında yaşanan fiyat anlaşmazlıklarının, özellikle yüksek maliyetli kanser ilaçlarının piyasada bulunamamasına neden olduğunu vurgulayan Özgür, birçok hastanın tedaviye erişemediğini söylüyor:
“Bir kanser ilacının firmaya satış fiyatı 50 bin lira civarında. Ancak SGK bu fiyatı kabul etmiyor. Anlaşma sağlanamadığı için bu ilaçlar eczanelere ulaşmıyor. Sonuçta hasta perişan oluyor.”
Eczacılar Baskı Altında, Hastalar Öfkeli
Eczanelerde çalışanlar da bu durumdan olumsuz etkileniyor. Hastalar ilaç bulamadıkça eczacılarla tartışmalar yaşanıyor, şikâyetler artıyor.
“Hastalar eczaneye geliyor, ilaç yok. Fiyat farkı çok fazla. ‘Siz nasıl eczane işletiyorsunuz’ diyerek kavga eden bile oluyor. Ne yapacağımızı bilemiyoruz.”