Saat sabahın 7’si…
Günlerden 28 Haziran 2025...

Gece konakladığım Hakkâri Üniversitesi Misafirhanesi’nin penceresinin perdesini araladığımda, karşımda tüm azametiyle Sümbül Dağı…
Zümrüt yeşili bir doğa…
Ama maalesef kuzey ve batı yakası, beton yığınlarıyla adeta doğal bir soykırıma uğramış bir kent görünümünde.
Yazık etmişler o güzelim şehre…
Daha fazla para, daha fazla rant adına, ülkenin en güzel kentlerinden biri çirkin beton yapılarla istila edilmiş.
Yazık… Hem de ne yazık…

YÜREKLERİ GÜZEL GAZETECİLER
Hakkâri’ye gelmeden önce birkaç gün Van’da kaldım.
İlk ziyaretim, Vangölü Gazeteciler Cemiyeti’ne oldu.
Yıllarca birlikte mesai yaptığım genç meslektaşlarla — Başkan Orhan Aşan, yönetim kurulu üyeleri İshak Kara ve Rıdvan — hasbihal ettik.
Genç, dinamik, mesleğini ve kentini seven gazeteciler…
Lakin, kıymeti bilinmeyen, sahiplenilmeyen bir gerçekliğin içinde oldukları çok net şekilde seziliyordu.
Ne devlet, ne STK’lar, ne siyaset erki, ne de bağlı bulundukları kurumlarca sahiplenildikleri yok.
Ama tüm bunlara rağmen büyük bir fedakârlıkla mesleklerini sürdürüyorlar.
Göreve geldiklerinde 87 olan üye sayısını, 132’ye çıkarmışlar.
Kendilerini yürekten kutlarım…

BELEDİYE ZOR DURUMDA
Bir milyonu aşkın nüfusu olan kentte öne çıkan bir diğer başlık da, valilik tarafından projelendirilen; ancak bütçesi Van Büyükşehir Belediyesi’nin kasasından karşılanacağı söylenen bazı projeler...
Kayyum Vali Ozan Balcı tarafından hayata geçirilmesi düşünülen (Van Stadyumu, DSİ yerleşkesi, bazı Diyanet projeleri vs.) çalışmalar için ciddi bir hoşnutsuzluk var.
Bakanlık bütçesiyle yapılması gereken bu projelerin, belediyenin kasasına yüklenmesi; zaten var olan borç yükünü daha da artıracak gibi görünüyor.
Bu konuda, VATBO eski başkanı Sayın Feridun Irak’ın ciddi itirazları var.
DÜĞÜNLER FREN TUTMUYOR
Üç-beş günlük ziyaretim esnasında dikkatimi çeken bir diğer başlık da: Van Düğünleri…
Şaşaalı, bol masraflı düğünler devam ediyor.
Haftada en az 10-15 düğün…
Mahalle aralarında yapılan mütevazı düğün merasimleri dışında, düğün salonlarında neredeyse yer yok.
Üç-beş ay sonrasına gün veriyorlar.
Hem de 2-3 bin kapasiteli salonlar dolup taşıyor.

Kentte herkes birbiriyle tanıdık, eş, dost, akraba…
Bu nedenle düğünlere gitmek adeta bir mecburiyet haline gelmiş.
Her gittiği düğünde de kişi başı en az 3-5 bin TL takılıyor.
Haftada dört düğüne katılan bir vatandaş, 20 bin TL… Ayda 80 bin TL harcamak zorunda kalıyor.
Buyur beyim buradan yak!

Hâliyle düğünler, tam anlamıyla bir gövde gösterisine dönüşüyor.
Salonları dolduran binlerce davetli…
Gelin hanıma takılan kilolarca altın…
Damat için hediye edilen milyonlarca lira…
Aşiret ağalarının, zengin şahsiyetlerin sosyal medyada paylaşılan şaşaalı halayları…
Vesaire…
Yani sözün kısası, büyüklerimizin dediği gibi:

“Bajar xaş bajare… Belî Heso…”

Kalın sağlıcakla...