Trump ve Netanyahu’nun “barış planı” adı altındaki önerisi, Gazze’ye çözüm değil yeni bir tuzak taşıyor. Ancak artık bu noktada söz, karar ve irade yalnızca Gazzelilerindir. Çünkü onlar direnişleriyle çoktan kazandılar.
Amerika’ya güvenmiyorum.
Siyonist İsrail’e hiç güvenmiyorum.
Netanyahu’ya da, Trump’a da asla güvenmiyorum.
Trump’ın ortaya attığı sözde “barış planı”, ilk bakışta çözüm gibi sunulsa da, arka planında başka hesaplar barındırıyor. Bu plan, Gazze’ye huzur değil; yeni bir dayatma, yeni bir kuşatma ihtimali taşıyor. Ancak gelinen noktada artık bu plana ilişkin karar yalnızca Hamas’a ve Gazzelilere aittir.
Elliden Fazla Yıldır Aynı Direnişin İçindeler
Çünkü onlar iki yıldır değil, elli yılı aşkın bir süredir bombalar, açlık, ambargo ve katliamlarla kuşatılmış bir hayatın içinde direniyorlar.
Gazze halkı, insanlık onurunun ne demek olduğunu dünyaya yeniden hatırlattı. Onlar sadece kendi topraklarını değil, bütün insanlığın vicdanını savundular.
Kimse Onlar Adına Konuşamaz
Kararları ne olursa olsun haklılar.
Çünkü bu süreçte üzerlerine düşeni fazlasıyla yaptılar.
Artık kimsenin Gazzeliler adına konuşma, onlar yerine karar verme, planı kabul ya da reddetme yetkisi yoktur; olamaz da.
Bu aşamada “şöyle olmalıydı, böyle yapılmalıydı” demenin bir anlamı yok. Çünkü bu sözlerin sahada bir karşılığı yok.
İster isteyerek, ister istemeyerek…
İster tav’an (rıza ile), ister kerhen (zorla)…
Artık Gazzelilerin vereceği her karar doğrudur.
Çünkü onlar neyi seçerse seçsinler, zaten kazandılar.
Zafer Onlarındır
Kazandılar, çünkü direndiler.
Kazandılar, çünkü teslim olmadılar.
Kazandılar, çünkü insanlık onurunu ayakta tuttular.
Geriye kalanların durumu ise tartışılır:
Müslüman ülkelerin suskunluğu,
Batılı ülkelerin çifte standardı,
Birleşmiş Milletler’in sessizliği,
ve insan hakları, barış, demokrasi nutuklarını ağızlarından düşürmeyen “medeniyet temsilcilerinin” ikiyüzlülüğü…
Evet, bunların hepsi tartışılır.
Ama Gazzelilerin durumu tartışılamaz.
Çünkü onlar, bu çağın en büyük zaferini kazandılar:
Onurlarını koruyarak dimdik ayakta kalmayı.
Ve Son Söz...
SUMUD İyilik Filosu’nu selamlıyorum.
Onlar, cesaretleriyle yalnızca Gazze’ye değil, bütün insanlığa umut taşıdılar.
Tüm dünyaya, gerçek yüzleri gizlenen zulmü, işlenen insanlık suçlarını ve vicdansızlığı gösterdiler.
Bu uğurda yola çıkan her yürek, insanlığın onurunu temsil ediyor.
Hepsine teşekkürler; direnişin, dayanışmanın ve iyiliğin simgesi oldular.
Rabbim, zalimin zulmünü kısa, mazlumun sabrını uzun eylesin.
Gazze’nin direnişi, insanlığın direnişi olmaya devam etsin.
Ve bizleri, zulme sessiz kalanlardan değil;
mazlumun yanında dimdik duranlardan eylesin.
Amin.