Cuju, Kemari, Episkiros, Harpastum, Soule, Cholle, Choule, Güruh futbolu ve nihayetinde futbol…

Dünya futbol tarihini araştırdığımızda, Uluslararası Futbol Federasyonu (FIFA)’ya göre futbola benzeyen ilk oyun, MÖ 300-200 yıllarında Çin'de askerî eğitim amacıyla oynanan Cuju’ya dayanıyor. (Cuju:Topu tekmelemek), 644’te Japonya'da Kemari (Topu tekmelemek), Avrupa'da ve Antik Yunanistan'da Episkiros (Çizgi üzerinde top oyunu), Roma İmparatorluğu’nda Harpastum (Kapmak, zorla almak, yakalamak) adıyla oynanıyordu. 9. yüzyılda İngiltere’nin Galler bölgesinde güruh futbolu oynanıyordu. İlk çıktığı dönemlerde el, ayak ve bütün vücudun topa değmesi serbestti. Yüzlerce kişi ile oynanan güruh futbolunda olaylar çıktı. Kral II. Edward, 13 Nisan 1314'te ülkede futbol oynanmasını yasakladı ve bu yasak tam 300 yıl sürdü.

Düşünebiliyor musunuz? 300 yıl.

Güruh futbolu Fransa’da, 1147 yılında Soule, cholle veya choule (Top) adıyla oynanıyordu. 1319 ve 1369 yılında Fransa da yasakladı. 1867’de Sheffield Futbol Birliği kuruldu. Güney Amerika'daki Britanyalı işçiler 1867’de, Arjantin'dekiler ise 1891’de ilk maçlarını oynadılar. Güney Afrika’daki Britanyalılar, 1869’da faaliyete başladı ve ülkedeki ilk turnuva 1884’te düzenledi. Aynı yıl ABD’de futbol müsabakaları başladı. Japonya'da yaşayan Britanyalılar 1870’li yıllarda futbol oynuyordu. İlk resmî uluslararası futbol maçı 30 Kasım 1872’de İngiltere ile İskoçya arasında oynandı. 1884’te ilk uluslararası futbol turnuvası düzenlendi. Profesyonel futbolculuk 1885’te Futbol Birliği tarafından tanındı. Ardından, Britanyalılar tarafından tüm dünyaya yayılmaya başladı. 1888’de İngiliz Futbol Ligi kuruldu.

Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği (FIFA) 1904’te kuruldu. Profesyonelleşme, 1920-1930'larda hız kazandı. Yarım milyondan fazla insanın futbol oynadığı dünyada, yarım milyonun üzerinde futbol takımı, yüzbinlerce futbolcu bulunuyor.

Ülkemizde ise futbol, ilk olarak 19. yüzyılda Osmanlı döneminde Selanik'te başladı, İzmir-Bornova’ya yayıldı. İlk futbol kulübü İzmir'de İngilizler tarafından kuruldu. İstanbul Moda’da ve Kadıköy’de futbol oynanıyordu. 1897 yılında İzmir-İstanbul karşılaşması, ilk futbol maçı olarak tarihe geçti. İlk Türk futbol takımı devrin hafiyelerinden kaçabilmek adına İngilizce isimle kurulan 'Black Stocking' (Kara Çorap) olmuştu. İlk maç, Rumlarla Papazın çayırında 1901'de oynandı.

İngilizler ve Rumlar, İstanbul’da ilk Kadıköy Futbol Kulübü’nü, yine İngilizler Moda Futbol Kulübü'nü kurdu. Kadıköylü Rumlar da, Elpis ve Imogene kulüplerini kurarak İngilizleri takip etmişti. Aynı takımların katılımıyla 1903 yılında İstanbul Futbol Ligi kuruldu.

İlk resmi futbol takımı ise 1905'te Ali Sami Yen'in önderliğinde kurulan Galatasaray oldu. Ardından 1907’de Fenerbahçe ve 1911’de Beşiktaş (1903’te Bereket Jimnastik Kulübü olarak kurulmuştu)

Türkiye'de futbol, 1908-1923 yılları arasında gelişti. İstanbul'un ve İzmir’in ardından büyükşehirlere yayıldı. Pazar Ligi, Cuma Ligi, İstanbul Türk İdman Birliği Ligi ve İstanbul Şampiyonluğu Ligi bu dönemin önemli organizasyonları oldu. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) 23 Nisan 1923’te kuruldu.

Tarihi sürece bakıldığında futbola benzeyen oyunun ilk çıkışı Çin olsa da dünyaya yayılmasına İngiltere’nin öncülük ettiğini görüyoruz. Şimdi madalyonun diğer tarafına bakalım. Dünya genelinde maçlarda meydana gelen olaylarda binlerce insan hayatını kaybetti. Fanatik, özellikle de holigan düzeyindeki taraftarların saldırgan tavırları acıları da beraberinde getirdi. Dünya geneline bakıldığında Avrupa’daki maçların daha az sorunla tamamlandığı söylenebilir. Latin Amerika ve Türkiye gibi ülkelerde maçların daha fazla sorunlu olduğu görülüyor.

Türkiye’de özellikle futbolda büyük sorunlar var. Taraftarların düzeyi ülkeden ülkeye değişmekle birlikte, bizde büyük sorunlar halen yaşanıyor. Ülkemizde futbolseverlerin düzeyinin sorunlu olduğunu belirtmek durumundayız.

Futbolda medeniyeti yakalayamadık…

Rakip takıma neredeyse düşman gözüyle bakan çok sayıda taraftar var. Türkiye’de futbola siyaset de karışmış durumda. Hal böyle olunca yazımızın başlığı ortaya çıkıyor.

Futbol Şehirlerarası Düşmanlığı Körüklüyor

Aralarında Elazığ’ın da bulunduğu, asrın felaketi olarak nitelendirilen ve 6 Şubat 2023’te 11 şehrimizi etkileyen depremde Vanspor futbol takımı otobüsü, Elazığ’da sıcak yemek dağıttı. Elazığlılar aylarca Van’da otellerde ağırlandı. Eminim ki Van depreminde de Elazığ yanımızda olmuştur. Bu durum ülkemizin tamamı için geçerli. Van depremlerinde Türkiye, Van için tek yürek oldu.

Konu futbol olunca ne yazık ki durum değişiyor. Komşu iller veya hangi ilin takımı olursa olsun, neredeyse birbirine düşman kesilebiliyor. “Spor barıştır, kardeşliktir” bu söylemi her zaman duyarız ama ne yazık ki gerçekte öyle olmadığı ortada.

Şehrinin takımını tutkuyla desteklemek ne güzel.

Yensen de yenilsen de seninleyiz demek ne güzel

Gönüllerimizin şampiyonusun diye haykırmak ne güzel

Tatlı ve güzel rekabet ile mücadele etmek, iyi olan kazansın demek ne güzel

Karşılıklı olarak rakip takıma saygı duymak ne güzel

Sahada büyük bir coşkuyla güzel tezahüratlarla keyif almak ne güzel

Taşkınlık, yuhalama, küfür, hakaret ne kötü

Saldırı, şiddet, sahaya yabancı madde atmak ve ayrıştırıcı ifadeler kullanmak ne kötü.

Centilmenliğin ve sağduyunun geri planda kalması ne kötü.

Her şeye rağmen söyleyelim, spor bir tutkudur. Spor karşılaşmaları birer oyundur, savaş değil. Biri yenecek, diğeri yenilecek. Yenilen “Önümüzdeki maçlara bakalım” demeli…

Barış içinde yarışalım…

Barış hükümlerin efendisi olsun…