Yolların en güzel zamanıdır sonbahar…
Ne yazın kavuran sıcağı vardır ne de kışın ayazı. Güneş artık yakmaz, sadece ısıtır. Ağaçların sarıya, kızıla, turuncuya dönen yaprakları rüzgârla dans ederken, doğa bir ressamın elinden çıkmış tabloya dönüşür.

Bu mevsimde bazı yerler vardır ki, tam anlamıyla bir kartpostal gibidir. İşte o yerlerden biri Bolu Yedigöller…
Geçen yıl Aziz’le Geziyorum için Yedigöller’de çekimler yaparken, doğanın insanı nasıl büyülediğine bir kez daha tanık oldum. Yedi gölün çevresini saran orman, ağaçların renk cümbüşüyle adeta bir müzik gibi ruhuma işledi. Her adımda farklı bir manzara, her köşede ayrı bir renk armonisi karşılıyor insanı.

Yedigöller’in en güzel zamanı, Ekim sonu ile Kasım başı arası. O dönemde güneş ışığı ağaçların arasından süzülür, yere düşen yaprakların üzerinde parıldar. Gökyüzüyle yeryüzü arasında kalan bu sarı tonlar, insana huzurun resmini sunar.

Burada doğayla baş başa kalmak isteyenler için pek çok konaklama seçeneği var. Çadırınızı kurabilir, karavanınızla gelebilir ya da bungalov evlerde kalabilirsiniz. Her biri doğanın kalbinde, sessizliğin içinde bambaşka bir deneyim sunuyor.

Rotanıza biraz daha zaman eklerseniz, Karacasu Kaplıcaları’na uğrayıp sıcak suların keyfini çıkarabilir, ardından Gölcük ya da Abant’ta doğanın ortasında kahvaltı yaparak günü tamamlayabilirsiniz.

Bolu, sonbaharın sarı tonlarıyla süslenmişken, hafta sonu kaçamakları için en ideal rotalardan biri.
Eğer siz de şehrin gürültüsünden uzaklaşıp doğanın kalbinde nefes almak istiyorsanız, şimdi tam zamanı…