Sanat, kimi zaman bir çocuğun ilk kez sahnede aldığı nefesle başlar.
Benim hikâyem de 26 yıl önce, Van Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenen “Eşeğin Gölgesi” adlı oyunla başladı. O gün sahnede hissettiğim heyecan, aslında bir ömür sürecek bir yolculuğun ilk adımıydı. O küçük adım, yıllar içinde büyük bir sevdaya dönüştü.

Her yeni sezonda tiyatroya dair öğrenilecek bir şeyler buldum. Van Devlet Tiyatrosu’nda aldığım ilk oyunculuk derslerinden itibaren sahneye olan bağlılığım giderek arttı. Oyunculuğun ötesine geçip yazarlık ve yönetmenlik alanlarında da üretmeye başladım. Çünkü tiyatro sadece oynamak değil, bir dünyayı sahnede yeniden kurma cesaretidir.

Yıllar birbirini kovalarken içimdeki sanat tutkusu beni Van Kent Tiyatrosu’nu kurmaya yöneltti. Bu sahneyle birlikte Van’da tiyatro kültürünün kök salması, yeni kuşakların sanatla buluşması için çalıştım.
Bugün geldiğimiz noktada, Van Kent Tiyatrosu çatısı altında iki uluslararası tiyatro festivali, bir tek kişilik tiyatro metni yazma yarışması düzenledik.
Kimi zaman sahnede tek başına bir karaktere can verdim, kimi zaman onlarca kişilik bir ekiple sahne arkasında sabahladım.
Yazdım, yönettim, oynadım… Ve her defasında tiyatronun bana kattığı o büyülü heyecanı yeniden yaşadım.

Ve bu yıl, tiyatro serüvenimde yeni bir kapı daha aralandı.
İran’ın Khis Adası’nda düzenlenen Uluslararası Tiyatro Festivali’ne davet edilerek sahne alma fırsatı buldum. Dünyanın farklı ülkelerinden gelen tiyatro insanlarıyla aynı sahne dilinde buluşmak, sanatın sınır tanımadığını bir kez daha gösterdi bana. Orada sergilediğim performans sonunda bana verilen “Üstün Başarı Belgesi”, yalnızca bireysel bir ödül değil; Van’ın, Türkiye’nin tiyatro sahnesindeki emeğinin ve çabasının bir yansımasıydı.

Bugün geriye dönüp baktığımda, o ilk oyunla başlayan yolculukta ne kadar çok insan, ne kadar çok emek biriktiğini görüyorum.
Tiyatro bana sabrı, disiplini, yeniden doğmayı öğretti. Her oyun, her karakter, her sahne bana yeni bir insan olma deneyimi sundu.
Tiyatronun gücü, insanı kendine ayna tutmasıdır; ben de o aynada her defasında kendimi yeniden keşfettim.

Van’dan doğup uluslararası arenaya uzanan bu sanat yolculuğunda, en büyük dileğim; genç tiyatrocuların da kendi hikâyelerini yazmaları, kendi sahnelerini kurmaları. Çünkü sanat, bir şehirde filizlenirse o şehir büyür, kültürü derinleşir.
Ben de bu inançla, Van’ı bir tiyatro şehri yapma hayalime tutkuyla devam ediyorum.