Van Gölü, yalnızca Van’ın değil, tüm insanlığın ortak mirasıdır. Fakat bugün gölün kıyıları, bir avuç rantiyecinin ve bazı kamu kurumlarının insafına terk edilmiş durumda. Kıyılar adeta parsel parsel bölünmüş, yüksek duvarlar ve tel örgülerle halka kapatılmıştır. Öyle ki sahile inmek için neredeyse planör ya da paraşüt kullanmak gerekir hale gelmiştir.

Oysa anayasa ve yasalar açıkça belirtir: Kıyılar, sahilden itibaren en az 200 metreye kadar kamu malıdır ve hiçbir surette özel mülkiyete devredilemez. Bu alanlar, halkın ortak kullanımına açık olmalıdır. Ancak ne yazık ki Van Gölü kıyılarında bu kural yok sayılmakta; en güzel sahil bölgeleri kamu kurumları tarafından işgal edilmekte, geri kalan alanlar ise rant uğruna duvarlarla çevrilerek halka kapatılmaktadır.

Bugün Vanlı vatandaş, gölün kirli ya da temiz olmasını dert etmiyor, çünkü zaten gölden faydalanamıyor. Halkın en temel hakkı olan sahile erişim hakkı, göz göre göre elinden alınmış durumda. Bu manzara yalnızca hukukun değil, aynı zamanda vicdanın da ayaklar altına alınmasıdır.

Van’da yönetim, bu tablo karşısında aciz ve etkisizdir. Halka ait olan kıyıların gasp edilmesine seyirci kalınmakta, sahillerden yararlanma hakkı yok sayılmaktadır. Bu durum sadece bir çevre sorunu değil, aynı zamanda bir hukuk, adalet ve sosyal eşitlik sorunudur.

Yetkililer artık bu vurdumduymazlığa son vermelidir. Van Gölü, kamu kurumlarının arka bahçesi ya da rant gruplarının kazanç kapısı değildir. Bu göl, Van halkının nefes aldığı, çocukların oynadığı, gençlerin umutla geleceğe baktığı ortak yaşam alanıdır.

Bugün atılacak en acil adımlar şunlardır:

Kıyıların duvar ve tel örgülerle kapatılmasına derhal son verilmeli.

Kamu kurumları işgal ettikleri sahil alanlarını halkın kullanımına açmalı.

Van Gölü sahilleri, parklar, yürüyüş yolları, bisiklet güzergâhları ve dinlenme alanlarıyla herkesin yararlanabileceği şekilde düzenlenmeli.

Kıyı işgallerine karşı sürekli denetim mekanizmaları kurulmalı.


Van Gölü, rantın değil, halkın malıdır. Yetkililer sorumluluklarını yerine getirmeli, bu ayıba bir an önce son verilmelidir. Çünkü bir kentin en büyük utancı, kendi halkını gölünden, sahilinden, doğasından mahrum bırakmasıdır.